Vefatının 28. yıldönümünde Turgut Özal’ı anmak ve anlamak sloganı ile Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetimler Politikalar Kurulu Himayelerinde gerçekleştirilen kongre, MTÜ Salonunda ve il dışındakilere ise online olarak düzenlendi. Kongrenin açılış programına, Cumhurbaşkanı Yerel Yönetimler Politikalar Kurulu Başkanı, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Şükrü Karatepe, Malatya Valisi Aydın Baruş, Turizm, Sağlık ve Sosyal Yardım Eski Bakanı Bülent Akarcalı, Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın eşi Semra Özal, Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın oğlu, Eski Malatya Milletvekili Ahmet Özal ve Efe Özal ile Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Çınar katıldı.
Rektör Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, konuşmasının başında Başika üs bölgesine hain terör örgütü tarafından düzenlenen saldırıda şehit olan Malatyalı şehit Top. Uzm. Çavuş Hacı Halil Kızılay’a Allah’tan rahmet diledi. Karabulut, aynı zamanda 17 Nisan 1978’de gelini ve 2 torunu ile birlikte şehit olan Malatya eski milletvekili ve belediye başkanı Hamit Fendoğlu’nu da rahmet ve minnetle andı.
“MTÜ fikir üreten, proje üreten yeni nesilleri yetiştiriyor”
MTÜ’nün kuruluşunun önemine değinen Rektör Karabulut, “Malatya Turgut Özal Üniversitesi de bu anlamda, 18 Mayıs 2018’de bu anlayışla Sayın Cumhurbaşkanımızın, “Gelişmek için Eğitimin Şarttır” olgusunun göz önünde bulundurması ile kurulmuş bir üniversitedir. Özellikle Merhum 8.Cumhurbaşkanımız Sayın Turgut Özal’ın ismi, bu durumu çok daha anlamlı kılmaktadır. Nitekim 8’inci Cumhurbaşkanımız Merhum Turgut Özal, yeniliklere imza atan, Türkiye’ye yeni ufuklar kazandıran bir devlet adamı olarak milletimizin gönlünde taht kurmuş Malatya’mızın onur ve gurur duyduğu ve minnettar olduğu bir kişidir. Malatya Turgut Özal Üniversitesi de bu bilinçte geleceğe güvenle bakan fikir üreten, proje üreten yeni nesilleri yetiştiriyor” ifadelerine yer verdi.
8’inci Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın Türkiye’ye yeni ufuklar kazandıran bir devlet adamı olduğunu belirten Karabulut, “Onun ismini taşıyan üniversitemiz, onun rehberlik ve kılavuzluğundan faydalanıyor ve bu bilinçle; güçlü bir ekip çalışmasıyla üniversitemizi her zaman daha ileriye götürme gayretimizi sürdürüyoruz. Merhum Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ın 2 Şubat 1992 tarihinde Karadeniz Ekonomik iş birliği toplantısında söylemiş olduğu “Nesiller gelir, nesiller gider. Önemli olan bir neslin kendisinden sonra gelecek nesillere neler bırakabildiğidir. Tarih ancak bu birikimleri yazar. Büyük millet olmakta bu birikimleri nesilden nesile taşıyabilmektir.” Cümlesi Merhum Özal’ın 28 yıl önce göstermiş olduğu hedef doğrultusunda bugün milletimizin 2023, 2053 ve 2071 ideallerinin ne kadar önemli ne kadar hayati ve değerli olduğu bir kez daha anlaşılmaktadır” şeklinde konuştu.
“Geleceğin Turgut Özalları sizler olacaksınız”
Konuşmasında öğrencilere de seslenen Prof. Dr. Karabulut, şu şekilde konuştu:
“Geleceğiniz parlak ve heyecan verici, ama kolay olmayacak. Eğitimlerinizi özenle takip edin. Yeni bilgiler edinmekten, okumaktan, gelişmeleri takip etmekten, bireysel farklılıklarınızı ortaya koymaktan asla vaz geçmeyin. Bizler sizleri en iyi şekilde geleceğin Öğretmenleri, Doktorları, Rektörleri, Cumhurbaşkanları, Turgut Özalları olarak yetiştirmek hedefi ile bilim, emek ve özveri ile yetiştirmek üzere çalışıyoruz. Özal geleceğe yönelik konuşmalarında sürekli olarak gençlere güvendiğini ifade etmiştir. Bugün vefatının 28. yıl dönümünün, her anlamda donanımlı ve Türkiye sevdalısı gençlerin yetiştirildiği kendi adını taşıyan üniversitede anılıyor olması ise bu misyonu görev edindiğimizin bir göstergesidir.”
Kongre programına, Milli Eğitim, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eski Bakanı Metin Emiroğlu da telekonferans yöntemi ile katılarak, Merhum Özal ile ilgili yaşamış olduğu anıları anlattı.
“Türkiye'nin nereye gitmek istediğini bilen yöneten lider bir insandı”
Malatya Vali’si Aydın Baruş da, Turgut Özal’ın Malatya için olduğu kadar tüm Türkiye ve dünya siyasi tarihi için de önemli bir isim olduğunu belirterek, “Birçok insan hayatında birçok makamlara gelebilir, en üst makamlara gelebilir ama önemli olan insanların hafızasında ve yüreğinde kalıcı bir yer edinmektir. Turgut Özal’da Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli siyaset adamlarından birisi olarak Türk insanının kalbinde yaşamaya devam ediyor. Vefatının 28. yıldönümü deyince o yıllarda bir lise ve üniversite talebesi olduğumu hatırladım. Benim hafızamda Turgut Özal şu anlama geliyor; 1980'li yılların başında Türkiye'de bir siyah beyaz bir hava vardı. 1980'li yılların sonuna geldiğimizde artık Türkiye'nin dünyasının renklenmeye başladığını gördüğümü hatırlıyorum ben. Gerek fikirsel anlamda gerekse basın yayın anlamında Türkiye'nin çok değişik fikirlere, değişik görüşlere açık bir ülke haline geldiğini hatırlıyorum. Siyasi arenada da tartışmaların serbestçe yapılabildiği her fikrin açıkça konuşulabildiği yıllar olduğunu hatırlıyorum. Turgut Özal Türkiye'nin iktidarına geldiği zaman geçmişin verdiği devlet tecrübesi, bürokrasi tecrübesi ile birlikte Türkiye'nin nereye gitmek istediğini çok iyi kavrayan ve Türkiye'yi o tarafa yöneten lider bir insandı” şeklinde konuştu.
"Bazı insanlar ben öldükten 20 sene sonra anlayacaklar"
Programın onur konuğu olarak katılım sağlayan Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın oğlu, 21. dönem Malatya Milletvekili Ahmet Özal, babası Özal ile yaşamış olduğu anılara değinerek, “Rahmetli, vefatından çok kısa bir süre önce bana şunu söylemişti; "Benim yaptıklarım veya tutmaya çalıştığım dengelerin ne olduğunu maalesef bazı insanlar ben öldükten 20 sene sonra anlayacaklardır". Bakın bugün 28. yılındayız ve insanlar rahmetli Özal'ı her gün her yerde, sokakta, televizyonlarda, kahvelerde her yerde konuşuyorlar, belki de şimdi anlaşılmaya başladı. Maalesef bazı insanları zaman geçtikten sona anlayabilme imkânı oluyor” ifadelerine yer verdi.
“Doğruydu, zihniyet değişikliği olmadan kalkınma olmuyor”
Ahmet Özal, “Bugün ben rahmetli Özal'ı, rahmetli babamı düşündüğüm zaman aklımda kalan çok önemli birkaç ders niteliğinde şey söylediğini hatırlıyorum. Mesela ben bir gün sormuştum kendisine, demiştim ki Türkiye'de yaptığın en büyük icraatın nedir. Yaptığın otobanlar mı, dijital santrallar, uydular mı, dünyaya açılmak mı, turizm mi? Bana şu cevabı verdi. "Hiçbiri değil, benim yaptığım en önemli icraat, Türk insanının zihniyetini değiştirdim". Doğruydu, zihniyet değişikliği olmadan kalkınma olmuyor. Çevremizdeki, dünyadaki ülkelere bakıyorum. Büyük zenginlikleri var; petrol zenginlikleri var, enerji kaynakları var, başka zenginlikleri var ama maalesef kalkınmakta hep sıkıntı çekiyorlar. Çünkü o insanların zihniyetini değiştirmeden sizin petrolünüzün de enerjinizin de olmasının hiçbir şeyi değiştirmediğini çok net görüyoruz. Türkiye'yi dünyaya açan ve dünyada Türkiye'nin yerini bilmeyen insanlara Türkiye'nin yerini öğreten insanımıza güven veren, kendine güvenmeyi öğreten ve Türkiye'nin kalkınmasında o 80'li yıllarda attığı o büyük temeller bugün hâlâ Türkiye’mizin kalkınmasında en önemli basamaklardı. Ben 28 yıl olmasına rağmen onu hâlâ özlüyorum ve biliyorum vatandaşlarımız da özlüyor. Bunu her sokağa çıktığımda görüyorum” şeklinde konuştu.
Kongre açılış programına Merhum Cumhurbaşkanı Özal’ın eşi Semra Özal ve oğlu Efe Özal da online katıldı
Programa online olarak katılım sağlayan Semra Özal, “İyi günler, hayırlı ramazanlar diliyorum. Bu kadar önemli bir günde bu kadar önemli bir konuda konuşmak çok zor, bu toplantıyı tertip eden başta değerli rektörümüz olmak üzere bütün arkadaşlara çok teşekkür ediyorum. Böyle kısa zamanda onu anlamak da anlatmak da çok zor. Ama gençlere tanıtıp anlatmamamız lazım. Nasıl olacak bu da sizlerin görevi. Hakikaten bu programı yaptığı için üniversitenize çok teşekkür ediyorum, sağ olun, var olun. Üniversite rektörümüzün değerli çalışmalarını yakından takip ediyorum. Allah sağlık versin, hayırlı işler yapacağına, daha da güzel işler çıkartacağına eminim. Onu anlamak ve anlatmak çok zor, onu anlatmaya kelimeler yetmiyor ama ne olursa olsun onu gençlere, yeni nesillere anlatmak sizlerin görevi ve sizler de bunu en iyi şekilde yapıyorsunuz, çok teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
Merhum Cumhurbaşkanı Özal’ın oğlu Efe Özal ise “Herkese hayırlı ramazanlar diliyorum ve böyle bir program için hepinize çok teşekkür ediyorum. Annemin de söylediği gibi rahmetli eğitime, gençlere çok önem verirdi, eğitime verdiği önemi her zaman dile getirirdi. Bundan sonra rahmetli babamın düşüncelerini, vizyonunu gençlere anlatmak, onları yetiştirmek sizlerin elinde, bunu da en iyi şekilde yapacağınıza yürekten inanıyorum” şeklinde konuştu.
“Turgut Özal’lı Türkiye önemlidir”
Merhum Özal ile gerçekleştirmiş olduğu çalışmaları anlatan Eski Bakan Bülent Akarcalı, "Turgut Özal ve arkadaşlarının kurduğu Anavatan partisi 6 Kasım 1983 de seçimleri kazandığında, beş generalden oluşan bir yönetimin yapılandırdığı ve sıkı yönetimle takviye edilmiş, her türlü fikir ve siyaset hayatının sert ve müsamahasız denetim altında olduğu bir Türkiye devir aldı. 1987 ye kadar devam eden sıkı yönetim aşamalı olarak kaldıra bilindi: 1985 Temmuz Ankara’da, Kasım İstanbul’da, 1987 Temmuz Diyarbakır’da. Ne demekti Sıkı Yönetim? Kısaca hemen hemen her konuda son sözü Askeri Yönetimin söylemesiydi. İlin Valisi değil ilin Sıkı Yönetim Komutanı son sözü söylerdi ve çok sayıda kurumun başında da emekli subaylar bulunurdu. ANAP’ın 1983-91 yılları arasında gerçekleştirdiği en önemli icraatının başında İnsan Haklarına, Fikir ve İnanç özgürlüğüne öncelik vermek olmuştur. Turgut Özal ANAP’ın felsefesini özetleyen teşebbüs, fikir ve inanç özgürlüklerine’’ sıkı sıkı bağlıydı ve bunu defalarca tekrarlamaktan çekinmezdi” ifadelerine yer verdi.
Özal dönemi reformlar hakkında bilgiler veren Akarcalı, “2 Mart Salı günü Cumhurbaşkanlığınca açıklanan ve İnsan Haklarına, Yargıya, Yargı Bağımsızlığına, Düşünce Özgürlüğüne, Vatandaşın günlük yaşamını kolaylaştırıcı tüm maddeler siyasi hayatım süresince benim için hep öncelikli oldu. Şimdi de alanda ki gelişmeyi görmenin mutluluğunu yaşıyor ve uygulamaları sabırsızlıkla bekliyorum.
Söz konusu paket Turgut Özal döneminden sonra oluşturulan en kapsamlı yaklaşımdır. Bu noktalara gelebilmek sanıldığı kadar kolay değildir. Siyasi hayatım boyunca yapabildiğim tüm müspet işlerin temelinde Turgut beyin bize aşıladığı felsefe yatar: Fikri-İnancı (vicdanı) hür ve girişimci olmak” dedi.
“Dünyanın nereye gideceğinin çok iyi farkındaydı”
Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetimler Politikalar Kurulu Başkanı Şükrü Karatepe açılış kongresinde yaptığı konuşmada, “Turgut Özal Üniversitemiz ismine layık bir program düzenlemiş, çok değerli katılımcılar bu saate kadar güzel anılar anlattılar. Turgut Bey'in öne çıkan bildiğimiz özelliklerini anlatmaya çalıştılar. Özal Türkiye'nin sorunlarını o güne kadar olmayan yeni bir anlayış ve yaklaşım ile değerlendirerek, çoğu bugün ki hayatımızı kolaylaştıran yeniliklerin, atılımların başlangıcı niteliğinde olan önemli yenilikler, değişimler ve dönüşümler gerçekleştirdi. Turgut Bey'in birikimi Türkiye için yeni bir başlangıç yapmaya çok uygundu. Bir defa çok iyi bir eğitim görmüştü onun da ötesinde yurt içinde ve yurt dışında aldığı tecrübeler onun birikimini epey arttırmıştı ve Turgut Bey günü iyi anlıyor ve ileriyi çok iyi görebiliyordu. Ben şöyle düşünüyorum; bir toplum kendisine yol gösterecek bir lider arıyor, bir toplum hazır her şeyi yapmaya ama olduğu yerde dönüyor çünkü ona bir rehber hedef göstermiyor. İşte Turgut Bey toplumu çok iyi anlıyordu, çağı çok iyi kavramıştı, dünyanın nereye gideceğinin çok iyi farkındaydı çıktı ve Türk toplumuna kolay ve yalın bir şekilde bu tarafa diye yol gösterdi ve insanlar ona inandı” ifadelerine yer verdi.
“Turgut Bey'e göre millete güvenmek gerekiyordu”
Karatepe, “Toplum da bunu bekliyordu. Turgut Bey bu birikimi tabii yurt içi, yurt dışı tecrübelerinin yanında çok derin bir şekilde milletin değerlerine bağlı olmasından ve çok iyi bir tarih şuuruna sahip olmaktan alıyordu. Turgut Bey gerçekten önü açıldığında, yasaklar kaldırıldığında Türk milletinin çok şey başarmaya potansiyelinin olduğuna inanıyordu. Bir defa çoğu yasak ve sınırlamaları kaldırıyordu. Turgut Bey'e göre millete güvenmek gerekiyordu, milletin potansiyeli yüksekti ama millete güvenilmiyordu. Millet kontrol ediliyordu. Bürokrasinin önüne gittiğinde, idari işlem yaptığında sürekli olarak küçücük bir idari muamelede vatandaştan kendisini kanıtlaması isteniyordu, sürekli belgeler isteniyordu, bir sürü bürokratik işlem vardı. Turgut Bey millete güvenmek gerekir dedi ve beyan esası diye bir şey getirdi biliyorsunuz. Artık vatandaş gittiği kamu kurumunda kendisi ne söylüyorsa karşıdaki memur da ona inanmak zorunda kaldı ve beyan esası dediğimiz şey bu millete güvenmenin birinci aşamasıydı” dedi.