Manisa’nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014 tarihinde 301 madencinin hayatını kaybettiği faciaya ilişkin ceza davasının 3. duruşmasına Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye başlandı. “Bilinçli taksirle ölüme ve yaralamaya neden olma” suçundan Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, Yönetim Kurulu Üyesi Haluk Evinç ve mühendisler Efkan Kurt ile Adem Osmanoğlu’nun tutuksuz yargılandığı davada madenci yakınları ve avukatlar alınmaya başlandı. Madenci aileleri ve avukatlar korona virüs tedbirleri kapsamında duruşma salonuna HES kodları sorgulanarak alındı.
Davanın 24 Mayıs'ta görülen ikinci duruşmasında madenci ailelerin avukatlarının reddi hakim talebinde bulunmuş, mahkeme heyetince talep kabul edilmemişti. Heyet, öne sürülen gerekçelerin reddi hakim talebi için yeterli olmadığını belirterek, avukatların Manisa Ağır Ceza Mahkemesi’ne itirazda bulunabileceklerini ifade etti. Karar üzerine mağdur avukatları yazılı olarak Manisa Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz edeceklerini belirtmişti. Yazılı dilekçeyle talep edilen reddi hakim de kabul edilmedi.
Üçüncü duruşmanın ilk celsesinin görüldüğü davada madenci aileleri, avukatlar ve sanık olarak yargılanan Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan esas hakkındaki görüşlerini söyledi. Davada avukatların ardından madenci aileleri esas hakkındaki görüşlerini belirtti. Madende oğlu Uğur Çolak’ı kaybeden baba İsmail Çolak, “Ben yargılamanın formaliteden olduğunu düşünüyorum. Bu yargılamayı unutmayacağız” sözlerine yer verirken, madende oğlunu kaybeden Durmuş Sidal, mahkemenin kararına güvenmediğini söyledi.
Hayatını kaybeden eşinin madende 3 gün önce işe girdiğini söyleyen Gülten Kavas, “Bir insan suçlu olmasa ölen adamın evine avukatlarını adamlarını gönderip de şikayetçi olmamasını istemez. Benim eşim hayatını kaybettikten 1 hafta sonra eve avukatlar geldi. Davacı olmamamı istediler” diye konuştu.
“Benim bile tanımadığım bir ‘Can Gürkan’ oluşturuldu”
Mahkemede esas hakkındaki son savunmasını SEGBİS üzerinden yapan Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, “Aslında bugün çok söz söylemek düşüncesinde değildim. 7 yıldır buradaki herkesi anlamaya çalışıyorum. Buradaki insanları anlayabilmem mümkün değil. Katılan taraf düşüncesini öyle bir anlattı ki kamuoyunda hiç kimsenin tanımadığı bir ‘Can Gürkan’ oluşturuldu. Yakalama kararı çıktığında gidip Soma’da jandarmaya teslim oldum. Savcılıkta ifade alınması sırasında huzursuzluk yaşadığım olaylar oldu. Benim bile tanımadığım bir ‘Can Gürkan’ oluşturuldu ve bu ‘Can Gürkan’ın cezalandırılması gerekiyordu. Mahkemeden suçluyu cezalandırılması bekleniyordu. Bir ‘Can Gürkan’ oluşturuldu ve o kişi ben değilim. Benden talep edilen hiçbir yatırımı geri çevirmedim. Ramazan bey belli bir bütçeye kadar alım konusunda yetkiliydi. Bütçenin aştığı durumlarda da merkeze danışıyordu” dedi.
“Cezaevine girdiğimde madencilik konusunda hiçbir bilgim yoktu”
Cezaevine girmeden önce madencilik konusunda teknik bir bilgisinin olmadığını söyleyen Gürkan, “Ben cezaevine girdiğimde madencilik konusunda hiçbir bilgim yoktu. Ben cezaevinde madencilik çalıştım. 150 mühendisli 5 işletmede bir konunun bana danışılması hayatın olağan akışına aykırı bir durum. Soma’da olağan seviyenin altında metanla karşılaşıldığında da o galerinin kapatılmasını istedim. Havalandırma talep edildiğinde 1 milyon Euroluk bir makine alımı yaptık ve 19 Mayıs’ta da kurmayı planlıyorduk. Facia günü makine de oradaydı. Burada üzerine atılan ‘Talep ettik yapmadı’ suçlamasını kabul etmiyorum. Talep edilen bütün yatırımı yaptım” ifadelerini kullandı.
“Madenci ailelerinin yerinde olsam ben de ‘Can Gürkan’dan nefret ederdim”
“Madenci ailelerinin yerinde olsam ben de ‘Can Gürkan’dan nefret ederdim” şeklindeki sözleriyle ifadesine devam eden Gürkan, “Salondaki insanların acısı bizim acımızla kıyaslanamaz. Kıyaslanması da insanlığa aykırı bir durum. Onların yaşadığı acıyı ben yaşayamam. Ama ben de o acılardan etkileniyorum. Ben o salondakilerin yerinde olsaydım ben de ‘Can Gürkan’dan nefret ederdim. Çünkü öyle bir ‘Can Gürkan’ oluşturuldu” diye konuştu.
“Böylesi bir olayın yaşanmamasını istiyorsak, olayın sebebinin belirlenmesi gerekiyor”
Kazanın nedeninin halen daha bilinmediğini savunan Gürkan, “Bu kazanın neden olduğunu kimse bilmiyor. Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı döneminde böyle bir olayın tekrar etmemesi için deney yapılmasını talep etmiştim. İnsan kellesi almak batıl bir kültürdür. O bant yandı, bunu biliyoruz. Düzgün bir araştırma ortamında deney yaparak olayın sebebini bulsaydık olası kazalarında önüne geçmiş olurduk. ‘Olası kasıt’ suçundan ceza vermek böyle bir olayın önüne geçmez. ‘Olası kasıt’ suçundan bana ceza verilmesinin bir daha böyle bir olayın yaşanmasının önüne geçeceği söyleniyor. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir yöntem yok. Böylesi bir olayın yaşanmamasını istiyorsak, olayın sebebinin belirlenmesi gerekiyor” dedi.
16 Haziran'da kararın açıklanması bekleniyor
Gürkan’ın ardından söz alan avukatları, müvekkillerinin beraatini talep etti. Gürkan’ın hiçbir masraftan kaçınmayan bir patron olduğunu savunan Avukat Kadir Çekin, “Müvekkilim, ocaktan ne istenirse verdi. Talep edilmeyenleri bile yaptı. Kendisi hiçbir masraftan kaçınmamıştır. Suçsuz olduğunu düşünüyor ve beraatini talep ediyoruz” dedi.
Mahkeme başkanı son sözü sanık Gürkan’a verdi. Gürkan, işletmesinde hiçbir talebi geri çevirmediğini yineledi. Gürkan, “Ben tespit değil, yatırım yaparım. Mekanizenin yapılmaması benim işveren olarak işime gelirdi. Hiçbir zaman yatırımdan kaçmadım. Her zaman en iyi malzemeleri kullandık. İlk duruşmalarda da yatırım yapmamakla suçlanmıştım. Hiçbir zaman yalan söylemedim. En başından beri neysem oyum. Çok tahrik altında bu süreci yaşadım. Heyetin vicdanına güveniyorum” ifadelerini kullandı.
Esas hakkındaki görüşlerin ardından mahkemeye heyeti, 16 Haziran Çarşamba günü saat 09.00’da yapılacak olan celsede kararın açıklanacağını belirterek duruşmayı erteledi.