FETÖ kumpası nedeniyle Zirve Yayınevi Cinayetleri davasında 4 yıl cezaevinde kalan Ruhi Abat, geciken adalet olduğunu ancak kimsenin yaptığının yanına kar kalmadığı belirterek, “Geciken adalet adalet değildir. Ama sonuç itibariyle güzel. En azından kimsenin yaptığı yanına kar kalmadı. Bu anlamda mutluyum. Ama neticede bizim üzerimize o kadar çok gelindi ki yapılan itibar suikastlerinin geri telafisi yok. O nedenle bu telafi edilemeyeceğine göre mesela, 4 yıl bir hiç uğruna içerde kaldık. Ama bunu kimseye anlatamadık. Yani bize tamamen bir kumpas kurulmuştu. Sebebi de şuydu, 1998 yılında ben dinler arası diyalog söyleminin tartışma noktaları diye bir makale yayınlamıştım. Oradan beni kafaya takmışlar. 2008 yılında da Malatya İl Jandarma Komutanlığında Aykut Saka diye bir uzman çavuş FETÖ’nün askeri yapılanmasını tamamen deşifre etmiş. Deşifre edince onları oradan almışlar. Beni sivilden almışlar. Sivil asker karışımı dönemin konjektörüne uygun olarak da bir sözde terör örgütü peydahladılar. Şimdi siz olduğunuz bir şeyi anlatabilirsiniz ama olmadığınız bir şeyi anlatamazsınız. Bunu anlatmaya çalıştık” dedi
“Ortada delil olmadığı için de 117 kez duruşma yapıldı”
12 yılının çalındığını ve delil olmadığı için 117 duruşmanın yapıldığının altını çizen Abat, “12 yılımız çalındı. Sağlığımızı kaybettik. Bunlar tekrar kazanılması çok zor şeyler. Ben 5 defa kalp krizi geçirdim. 5 damarıma stent takıldı. Hala ben bir avuç ilaçla yaşıyorum. Günlük sabah akşam bir sürü kalp ilaçlarıyla, kan cıvıtıcı ilaçlarla yaşıyorum ki cezaevine girmeden önce benim sağlık karnemde yazılmış aspirin yoktu. Neticede 117 duruşma yapıldı. 117 duruşma şöyle oldu yani siz yakalayın biz suç buluruz, uydururuz, imal ederiz, üretiriz anlayışıyla biz yargılandık. Sebebi sözde yalancı tanıklar geçidine döndürdüler. Zirve Yayınevi cinayeti davasını, bizim böyle bir olay içerisinde ne benim ne de askeri şahısların yer alması mümkün değil. Ama bir şekilde ilintilemeye çalıştılar. Ortada delil olmadığı için de 117 kez duruşma yapıldı. Delil olunca suç da olunca 162 sayfalık bir iddianame ve birkaç sayfalık da bir mütalaa ile 7’inci duruşmada karar çıktı. Bundan daha güzel bir şey olabilir mi. Yani 7’inci duruşmada karara gidiyorsunuz. Bizde ne oldu bin sayfaya yakın iddianame 700 sayfaya yakın mütalaa yazıldı. Onları anlamanız da mümkün değil ve yüzbinlerce sayfa da ek klasör üretildi. Yani bu bir FETÖ kumpası olduğu çok açıktı. O zaman da söyledik. Dedik ki sözde TUSHAD diye bir örgüt bize istinat ettiler. Biz dedik bu TUSHAD’ı kaldırın yerine paralel devlet yapılanmasını veya o zamanki adıyla F tipi yapıyı koyun. Sanıklara baktığımız zaman hala daha yalan ve inkar stratejisiyle bu işi götürüyorlar” şeklinde konuştu.
Hukuki mücadelelerinin devam edeceğine vurgu yapan Abat, “Bizim mücadele zeminimiz yargıdır. Hukuk üzerinden yürümeye devam edeceğiz. İstinaf edeceğiz dosyamızı. Eğer Yargıtay’a giderse Yargıtay’a kadar gider. Yoksa İstinaf ’ta biterse İstinaf’a kadar götüreceğiz” diye konuştu.