Bu eğitimlerin çocuk ve ergenlerde neden başarısız olduğuna yönelik önemli ipuçları aktardı.
Beykent Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Süleyman Kahraman, sosyal beceri eğitimlerinin çocuk ve ergenlerde neden başarısız olabileceğine dair uyarılarda bulundu.
Sosyal becerilerin, sağlıklı bir bireyin sahip olması gereken bir takım önemli davranışları ve becerileri içerdiğini ifade eden Süleyman Kahraman, “Genel olarak bireylerin sosyal etkileşimleri sırasındaki gözlemlenebilen ve ilişkilerini yürütmesini sağlayan davranışlarından bahsetmekteyiz. Bunlara örnek olarak sosyal ilişki başlatma, dinleme, duyguları ifade edebilme, başarısız olunan bir durumla başa çıkma, yönergelere uyma, girişken olma, saldırgan davranışları kontrol etme, alay edilme gibi zor durumlarla başa çıkabilme karşı cinsle ilişkileri geliştirme, paylaşma, grupta sorumluluk alma gibi davranışları verebiliriz. Bu beceriler hakkında çeşitli sınıflandırmalar yapılsa da sıklıkla sözsüz iletişim, sosyal girişim, sosyal karşılıklılık ve sosyal biliş olarak gruplandırıldığını görürüz. Bu beceriler çocuklar ve ergenler başta olmak üzere her yaştan bireyin diğer insanlarla ilişkilerinde kritik öneme sahiptir” dedi.
''İfade ve iletişimde güçlük çekebilirler''
Sosyal beceri eksikliği olan bireylerin günlük hayatlarında çeşitli zorluklar yaşadıklarını söyleyen Kahraman, örnek olarak sözel olmayan iletişim sorunları olanların, başkalarının sözel olmayan ipuçlarını okumakta ve anlamakta veya yüz ifadeleri, jestler ve beden dilleriyle düşüncelerini, duygularını ve niyetlerini açıkça ifade etmekte güçlük çekebildiklerini belirtti.
Sosyal girişim güçlüğü çekenlerin, sosyal etkileşimlerle ilgili korku, endişe veya ilgisizlik nedeniyle başkalarıyla etkileşime girmekte zorlanabildiği konusunda uyaran Kahraman, “Sık sık etkileşim de başlatabilirler ancak başlangıçları genellikle yanlış zamanlıdır veya yanlış tasarlanmışlardır. Sosyal karşılıklılık güçlüğü çekenler, tek taraflı etkileşimlerde bulunabilirler; bu etkileşimlerde ya bütün konuşmayı yaparlar ya da başkalarının davranışlarına cevap veremezler ve başkalarıyla sohbetlere dayanamazlar. Son olarak, sosyal bilişsel güçlükleri olanlar, sosyal normları, gelenekleri ve değerleri bilme ve anlama, bakış açısı alma (empati) veya sosyal durumlarda öz farkındalık konusunda sorun yaşayabilir. Çocuk ve ergenlerin de bunlar gibi çeşitli sosyal beceri eksikliği yaşamalarının onların hayatlarını nasıl zorlaştırabileceğini tahmin etmek zor değil. Çocuk ve ergenlerin bu becerilere oldukça ihtiyacı vardır çünkü daha iyi sosyal becerilere sahip çocuklar, akranları tarafından daha iyi kabul görme, daha iyi başa çıkma becerilerine sahip olma ve daha iyi okul ve sosyal uyum sağlama eğilimindedir.” şeklinde konuştu.
''Sosyal beceri eğitimi her yaşta alınabilir''
Kahraman, sosyal becerilerin edinilmediğini, bunların öğrenilmelerinin gerektiğini ifade ederek, çocukların bu becerileri doğru şekilde kazanabilmesi konusunda uyardı:
“Çoğumuz bu tür becerileri örtük olarak edinebiliyor olsak da, çocukların bunlar hakkında ne yapacakları ve ne zaman yapacakları açıkça öğretilmeleri gerekir. Bu nedenle, sosyal becerilerini değiştirmek ve onlara sosyal olarak yetkin yetişkinler olmaları için ihtiyaç duydukları bilgi ve becerileri vermek için özellikle bu becerilerde sorun yaşayan çocuklarla çeşitli çalışmalar yapılır. Bu çalışmalar sosyal beceri eğitimi olarak bilinmektedir.”
Sosyal beceri eğitiminin, her yaştan birey için sosyal etkileşimlerini güçlendirmek ve öz denetimlerini geliştirmek için kullanılan psikolojik ve eğitsel bir müdahale olduğunun altını çizen Kahraman, “Bu tür eğitimler çeşitli sosyal durumlarda etkili olmak için yetişkinlerin, ergenlerin ve çocukların güven geliştirmelerine yardımcı olur. Sosyal beceri eğitimi yoluyla, bireyler sosyal etkileşimde kullandıkları göz teması, el sıkışma ile selamlama, gülümseme, sırayla konuşma veya konuşma başlatma gibi davranışlarını, bir durumun sosyal bağlamını değerlendirme, diğer insanların sözlü ve sözlü olmayan davranışlarını gözlemleme gibi sosyal bilişlerini geliştirebilirler.” diyerek sözlerine şöyle devam etti:
“Bunlardan başka teşekkür etme gibi olumlu geribildirim verme, eleştiri yapma gibi olumsuz geri bildirimde bulunma, olumsuz geribildirimleri düşmanlık veya uygunsuz tepkiler olmaksızın kabul etme, akran baskısına direnme, kişisel sorunları çözme, sorunlara karşılıklı olarak kabul edilebilir çözümler müzakere etme ve talimatları takip etme, gibi davranışlar da geliştirilebilir. Sosyal beceri eğitimlerinde sıklıkla, tanımlar, örneklerle illüstrasyonlar, modellemeler, sözlü provalar, davranış provaları, alıştırmalar, ev ödevleri, davranış pekiştirmeleri, rol oynamalar gibi teknikler kullanılır.”
Okullar başta olmak üzere çocuk ve ergenlere eğitim ve hizmet veren birçok alanda sosyal beceri eğitimlerinin uygulandığını belirten Kahraman, “Sosyal beceri eğitimlerinin başarılı olduğunu gösteren çok sayıda araştırma bulunmaktadır. Her yaş grubundan hem sağlıklı hem de çeşitli psikolojik sorunları olan bireylerle yapılan araştırmalarda, sosyal beceri eğitimlerinin başarılı olduğuna ilişkin kanıt sunulmuştur. Ancak araştırmaların aksine bu eğitimler her zaman başarıya ulaşmamaktadır.” diye konuştu.
''Evdeki sorunlar sosyal becerileri etkileyebilir''
“Çocuk ve ergenlere uygulanan sosyal beceri eğitimlerinde başarıya ulaşamamanın sebepleri olarak belirlenen hedeflerin çocuğun ihtiyaçlarıyla eşleşmemesi, becerilerin doğal ortamlara genelleştirilmemesi, eğitimlerin kısa süresi ve hedeflenen davranışları uygulamada çocuk ve ergenleri motive etmede yaşanan zorluklardan bahsedebiliriz.” diyen Kahraman, sosyal beceri müdahale eğitim programlarının tipik olarak tüm hedef bireylere aynı sosyal becerileri öğrettiğini söyledi. Buna nomotetik yaklaşım dendiğini ifade eden Kahraman, “Bu yaklaşım eğitime katılan çocukların ihtiyaçlarının aynı olduğunu ve herkesin aynı şekilde eğitim verilmesi gerektiğini varsayar. Ancak genelde durum böyle değildir. Her çocuk ve ergenin kendine has özellikleri, ihtiyaçları ve sorunları vardır. Bu yüzden sosyal beceri eğitimlerinin daha bireyselleştirilmiş olması gerekir. Bu da idiografik yaklaşımdır. Bir diğer ifadeyle toptancı değil de bireysel olarak müdahaledir. Sosyal beceri eğitimlerinin çoğu toptan müdahale anlayışında olduğu için bireysel ihtiyaçları karşılamada yetersiz kalabilmektedir.” şeklinde konuştu.
Diğer bir başarısızlığın ise hedeflenen becerilerin günlük hayata aktarılması ve genellemesinde yaşandığının altını çizen uzman psikolojik danışman, bunun sebebinin sosyal beceri eğitimlerinin yapılandırılmış veya yarı yapılandırılmış suni ortamlarda verilmesi olduğu konusunda uyardı. Bir çocuğun veya ergenin sosyal becerilerini geliştirmesini etkileyebilecek aile sorunları, önemli davranış sorunları, sınırlı bilişsel yetenekleri gibi diğer faktörlerin, sosyal beceri eğitim oturumlarında her zaman uygun şekilde yer alamadığını belirten Kahraman, “Çocuk ve ergenlerin doğal çevrelerinde yaşadıkları deneyimleri ve zorlukları sosyal beceri eğitimlerinin yapmacık ortamlarında temsil etmek ve bunlarla ilgili baş etme beceri öğretmek kolay bir durum değildir.” ifadelerini kullandı.
Kahraman, sosyal beceri eğitimlerinin süre kısıtlarının da başarısızlık için başka bir sebep olabileceği noktasında uyarıda bulunarak, “Genelde bu tür eğitimler 6-8 oturum arası 45-90 dakika olarak uygulanır. Bu süreler gerek duyulan becerilerin öğrenilmesi, geliştirilmesi pratiğinin yapılması, çocuklara geri bildirim verilmesi ve çocukların gelişimlerinin takip edilmesi için yeterli değildir.” dedi ve sözlerini şu şekilde sonlandırdı:
“Diğer bir sebep çocuk ve ergenleri hedeflenen davranışları eğitim sonrasında da uygulamaya ve kullanmaya motive etmekte yaşanan zorluktur. Bir çocuk hangi durumda ne yapacağını bilse de gerekli davranışları göstermek için isteksiz olabilir veya kendine güvensiz olabilir. Bazen de çocuklar ve ergenlerin zorla bu tür eğitimlere katılmaları sağlanır. Bu durumlarda katılımcıların çeşitli becerileri öğrenme ve uygulamada istekli olmaları çok mümkün olmaz. Sosyal beceri eğitimlerinin bu konuda çocuklara sunduğu destek zayıf kalmaktadır.”