Deprem sonrası, hayalet şehirler ve toplanmadan terk edilmiş evler kaldı bizde. İnsan, uzun Bir belleğin silinmesinden acı duyuyor elbette. Malatya, bütün bu seslerin toplandığı buruk bir Şarkı; onu her dinlediğimizde burkuluyor yüreğimiz. Bu yazımda, 17 yaşındaki Muhammed ÖZ’den söz etmek istiyorum. Depremden sonra, Akranlarıyla bir araya geliyor, onlara Afad’ın Deprem Mobil Uygulamasını anlatıyor ve uygulamanın özelliklerini paylaşıyor. Muhammed ÖZ, 8 Mayıs pazartesi akşamı ağır hasarlı bir binanın merdiven duvarlarının altında kalarak ağır yaralandı. Elinde cep telefonu vardı ve acil yardım çağrısında bulundu. Bu çağrı aynı yaştaki bir akrabasının cep telefonuna düştü, 10 dakika sonra duvar enkazının altından çıkarıldı. Hastaneye kaldırıldığında bilinci yerindeydi.
Bel ve göğüs ağrılarından söz etti. Ancak 2 saat sonra muhtemelen iç kanamadan hayatını kaybetti. Erken çıkarılmıştı enkazdan, ancak bu yetmedi. Sevgili Muhammed ÖZ lise öğrencisiydi ve zeki bir gençti. Çevresinde sevilen bir delikanlıydı, yardımseverdi. Depremin ilk olduğu andan itibaren şehir merkezinde kaldı. Enkaz kaldırma faaliyetlerine katıldı, depremzedelere yönelik yardım çalışmalarında da yer aldı. Pırıl pırıl bir gençti, vicdanlı ve yardımseverdi. Buna bizzat tanıklık ettim. Bugün tazeyisine gittim, gözlerim oldu. Babası, dayısı, yakın akrabalarını teskin etmek hiç kolay olmadı. Herkesin boğazına kelimeler düğümleniyordu Muhammed’den söz ederken. Onu tanıyanlar, sevgiyle andılar. Mezarı, baharın bütün renklerini üzerine giymiş bir tepede. Henüz kimse alışmamış yokluğuna, seslensen, gelecekmiş gibi… Kendisine Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum. Ağır hasarlı bina, kaldıkları evin hemen karşısında bir yer. Burada bir uyarı levhası yok, güvenlik şeridi çekilmemiş. Bu durum, sayıları binleri bulan ağır hasarlı binaların büyük çoğunluğu için geçerli. Bir sokaktan, caddeden geçerken de bu ağır hasarlı binalar büyük tehlike oluşturuyor. Ağır ve orta hasarlı binaların önlerine mutlaka uyarı levhaları konulmalı, güvenlik şeridi çekilmelidir. Belki ilk zamanlarda bu tedbirler, acil görülmemiş olabilir, ancak şimdi bu tip binalar gerçekten büyük tehlike oluşturuyor. Bu konuda dikkatli olmak da hayati bir mesele. Kelimelerin enkaz altında kaldığı, zamanlar bilirim.
Yanık şarkılar içinde akşamlar, Bileti yakılmış yolculuklar, gidilmemiş hayatlar…” Artçı acılar durmadan çoğalıyor ne yazık ki. Hepimizde bir deprem yarası var, her birimizin tamamlanmayan konuşmaları, bitmemiş cümleleri var. Unutmayalım…