Küçük yaşta babasını kaybedince İstanbul'a göçen Kemal Kayacan, çeşitli işlerde çalıştıktan sonra tekstil işinde aranan ustabaşılarından biri oldu. İyi bir aylık geliri olmasına rağmen, çocukluğundan beri hayalini kurduğu küçükbaş hayvancılık yapmak için köyüne döndü.işlerde
İstanbul'da doğup büyüyen eşi Güler Kayacan ile hayatını birleştiren Kemal Kayacan, eşine köye dönüp köy hayatı yaşamak istediğini ve küçükbaş hayvancılık yapmayı arzuladığını anlattı. Eşi Güler Kayancan ise eşinin bu teklifine olumlu cevap verince eşyalarını topladığı gibi köyün yolunu tutan çift, babadan kalma ev ve ahırı kullanmaya başladı.
“USTABAŞI OLDUM AMA…”
Küçük yaşlarda gurbet ellere giderek İstanbul'a yerleştiğini söyleyen 38 yaşındaki Kemal Kayacan, “İstanbul'da yıllarca çalıştım ama bir türlü köy hayatını ve küçükbaş hayvancılığı aklımdan çıkartamadım” dedi.
Tekstil işinde ustabaşı olduğunu ve aylık gelirinin çok iyi olmasına rağmen köye dönmeyi çok istediğini söyleyen Kayacan, “Ben köye dönmeyi çok istiyordum. Bu isteğimi eşime söyledim. İstanbul kızı olmasına rağmen benim isteğimi kırmadı ve 3 çocuğumu da alıp Hanönü ilçesi Yeniköy Çayırcık mahallesine baba ocağına dönüş yaptım” diye konuştu.
Babasından kalan arazi üzerine bir ahır yaptığını belirten Kayacan, “Küçükbaş, büyükbaş ve kümes hayvancılığı yapmaya başladık. Nihayet hayalini kurduğum işi yapıyorum. Kurbanlık düve ve koç besliyorum, bütün zorluklara rağmen hayatımızdan çok memnunuz” şeklinde konuştu.
Kayacan, şunları kaydetti: “İstanbul’da tekstil atölyesinde çalışıyordum. Ustabaşıydım. 7 bin liraya yakın maaşım vardı. Ama şehir hayatı zor, karmaşık, son zamanlarda sıkıcı gelmeye başlamıştı. Ben normalde köyde doğduğum için hep köye bir özlemim vardı. Her sene iki üç haftalığına gelip gidiyordum. En sonunda kararımı değiştirerek köyüme yerleşmeye karar verdim”
“KIZDIM KOYUNLARIMI SATTIM”
Geçtiğimiz yıl bir konuya kızarak koyunlarını sattığını ifade eden Kayacan, “Gece uyuyamıyordum, elimden bir iş gelmiyordu, sinirli, asabi biri oldum. Gittim sattığım kişiye fazladan 5 bin lira verdim koyunlarımı geri alıp getirdim. ‘Oh be dünya varmış’ dedim” diye konuştu.
Kayacan şöyle devam etti: “Koyunlarım uzaktan beni görünce, ıslık çalınca hemen koşup gelirler. Arada bir kuzu çevirip kebap yapıyorum, çoluk çocuk yiyoruz, hayatımızdan çok memnunuz. Şu an burada koyun, büyükbaş ve tavuklarımız var. Sürülerimizi koruyan kangal ve çoban köpeklerimiz var. Bizim burası kırsal kesim olduğu için yabani hayvan eksik olmuyor. Kurdu, ayısı, domuzu o yüzden köpeklerimizin de iyi olması gerekiyor.
İşimiz güzel. Severek yapıyoruz. Eşim de bana destek oluyor, inek sağıyor, saman, ot getiriyor. Genç arkadaşlara tavsiye ediyorum, severek yaparlarsa köy hayatı İstanbul'dan çok daha iyi” dedi.