Yüksek Divan Kurulu Başkanımız Vefa Küçük, Kulübün Yüksek Divan Kurulu Olağan Toplantısı’nda yaptığı konuşma:
“Kulübümüzün Sayın Başkanı, Sevgili Yönetim Kurulu üyeleri, Değerli Denetim Kurulu üyelerinin katılımıyla bugün divanımıza teşrif eden siz Değerli Divan Kurulu üyeleri, aramızda misafir olan arkadaşlarımız da var, bunların çoğunluğu kulüp üyesi bazıları da bugün plaket alacak değerli üyelerimizin yakınları, hepiniz bugünkü olağan toplantımıza hoş geldiniz, şeref verdiniz. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği gibi geçen nisanda yapılması gereken Yüksek Divan Başkan ve heyet seçimi, 2022’nin yani bu senenin Nisan ayına ertelenmişti. Gönül isterdi ki Covid devreye girmesin ve zamanında yapılsın. O günün şartları, öyle gerektirdi. İnşallah nisana kadar yeni bir sağlık tedbirleri, yeniden bir araya gelme kısıtlaması olmadığı takdirde Allah nasip ederse nisan ayında yeni başkan ve yeni divan heyeti seçilecek. Ben dahil şu anda üç arkadaşımız Sayın Nail Kır ve Sayın Sait Yılmaz adaylıklarını açıkladılar. Hayırlı olsun, kendilerine başarılar diliyorum. Değerli arkadaşlarım, geçen nisan ayında zamanında yapılsaydı ben öncesinde görevi bırakmayı düşünmüştüm. Ancak görevi bırakacak genel kurul yapamayacağımız için otomatikman, mecburen görevimizi bugün de dahil sürdürüyoruz. Tabii ki adaylık herkese münasip, seçim çalışması yapmak, herkes için tenkit edilemeyen bir gerçek. Ben, şu ana kadar huzurlarınızda yaptığım konuşmanın ötesinde yeniden aday olacağıma dair hiçbir çalışma yapmadım. Her zaman da beyan ettim; ‘ne zaman yapılırsa ben varım’ dedim. Tabii ‘ben varım’ derken benimle görev yapacak arkadaşlarımızı da tespit etmek suretiyle heyet halinde varız. Ben, şahıs olarak varız amacında değilim. Fakat bu geçen zaman içerisinde 2021 Nisan ayı öncesinde başlayan bir karalama kampanyası var. Tabii ki ben bundan kişi olarak çok rahatsızlık duyuyorum. Tekrarlıyorum; divan başkanı olmak, divan üyesi her arkadaşımızın hakkı. Adaylığını açıklayan Sayın Nail Kır’ın da hakkı, Sayın Sait Yılmaz’ın da hakkıdır. Ama benim sanki hakkım değilmiş gibi bana ve arkadaşlarıma dönük onur kırıcı, rahatsız edici sözler duyuyoruz, yayınlar duyuyoruz. Üzerine vazife olmayan bazı kendinden menkul insanların benim şahsım başta olmak üzere kötülediklerini görüyoruz, okuyoruz. Bunların bir kaçına temas etmek istiyorum.
Ben, 2014 yılından bu yana sekiz senedir bu şerefli görevi, sizlerin oylarıyla seçilip ifa ediyorum. 2014 yılında benden önceki rahmetli Yüksek Günay’ın vefatı üzerine o günkü Başkanımız Aziz Yıldırım, benim divan başkanı olmamı arzu etti. O vefat üzerine sadece divan başkanlığı seçimi yapıldı. Ben bir sene rahmetli Sayın Yüksel Günay’ın beraber olduğu dört arkadaşımla görev yaptım. Bunların içinde şu anda aramızda olmayan, kendisine sağlık ve sıhhat dilediğim Ünal Uyguç da vardı. 2015 yılında üç senelik divan başkanı ve heyeti seçimi oldu. Sadece Ünal Uyguç arkadaşımız heyetten ayrıldı, yerine Suavi Eman geldi. 2018 seçimlerinde bir arkadaşımızla yarış yaptık, beraber sandığa gittik. 2018 Nisan’ındaki bu seçimlerin öncesinde Sayın Ali Koç, zaten kulübe başkan olmayı hedeflediğini ilan etmişti ve çalışmalara, temaslara başlamıştı. Aziz Yıldırım’ın bilgisi dahilinde ben, Sayın Ali Koç ve Sayın Semih Özsoy'la birkaç kere bir araya geldim. Bu görüşme sırasında Sayın Ali Koç bana ‘önümüzdeki günlerde divan başkanlığı seçimi var, devam etmeyi düşünüyor musunuz?’ dedi. ‘Düşünüyorum Sayın Başkan’ dedim. Semih Bey’e döndü ve dedi ki, ‘O zaman biz divan adayı çıkarmayalım, Vefa Bey’i destekleyelim’ dedi. Yani ben 2018’de o günün başkanı ve başkan adayının desteğiyle ve sizlerin de oy vermesiyle heyetimle, arkadaşlarımla birlikte görevimizi devam ettirdik. Geldik 2021 yılına ve biraz önce söylediğim gibi ertelendi. Şimdi bu nisan ayında Allah nasip ederse yine Covid vs. gibi önemli bir nedenle toplantı ertelenmezse nöbet değişimi ve yeni sandığa gitme olayı gerçekleşecek. Tekrarlıyorum, ben yine adayım. Şimdi aleyhimdeki kampanyanın birkaçına temas ediyorum. Benim için şunu yaymaya gayret ediyorlar: Ben, Ali Koç’un adamıymışım. ‘Ali Koç’un adamı Vefa Küçük’ü divan kurulunda bir devirelim, sırası gelince de Ali Koç’la da hesaplaşalım’ diyorlar. Ali Koç Başkan yönetimde yokken, Aziz Başkan varken bana ‘Aziz Yıldırım’ın adamı’ dediler. Evet, ben bir adamım ama kimsenin adamı değilim. Ben, Fenerbahçe’nin adamıyım. Ben hiçbir başkanın veya hiçbir kimsenin görev almak için veya görevde kalmak için ne uçağına bindim ne yatına bindim ne teknesine bindim ne kayığına bindim ne de takasına bindim. Ben, asırlık Fenerbahçe çınarının altında kendimi korumaya aldım ve onun gölgesinde Fenerbahçe’deki ömrümü veya hayattaki ömrümü tamamlamak istiyorum. Ben, kimsenin adamı olmadım, olmaya da niyetim yok. Ben, adam gibi adam olduğum için adayım. Bana bu özelliklerimden dolayı oy verenleri başımda taşırım, oy vermeyenlere de saygımı muhafaza ederim, ötekileştirmem.
İkinci husus; bana muhalefet edenler, benim seçilmemi yeniden istemeyenler, beni bıktırmak ve yıldırmak isteyenlere birkaç sözüm daha var. Bunlardan bir tanesi geçen sene yapılan Seçimli Genel Kurul’da, Başkanın ve Yönetim Kurulu’nun isteğiyle yıllık aidat değişti ve 500 liraya çıktı. İşte Başkanın huzurunda söylüyorum, yönetimin huzurunda söylüyorum; bu, onların tasarrufuydu ve sonra da başkana, yönetime kimse laf etmiyor veya etmeye cüret edemiyor. Ancak ‘Vefa Bey, bu 500 lirayı icat etti. 500 lirayı Vefa Bey kabul ettirdi’ deniyor, günahını bana kesiyorlar. İşte Başkan ve Yönetim burada, faturayı kesecekseniz oraya kesin. Beni bu konularda geri adım attırmayı düşünüyorsanız, yıldırmayı düşünüyorsanız, Hürriyet Kasidesi vardır Namık Kemal’in, orada güzel beyitler var. O beyiti tekrarlayarak kendimi uygulayacağım:
‘Felek her türlü esbâb-ı cefâsın toplasın gelsin
Dönersem kahpeyim millet yolunda bir azimetten’ der.
Ben de her türlü suçlamayı göğüslemeye hazırım. Fenerbahçe’ye hizmetten dönersem namerdim.
8 senelik çalışmamı, Divan Başkanlığımın 4 senesini Sayı Aziz Yıldırımla geçirdim. Aziz Yıldırım Fenerbahçe sevdalısı, Fenerbahçe için hürriyetinden mahrum olmuş, maddi manevi büyük zarar uğramış değerli bir başkanımız. Ama zor tarafları çok. Biz karşılıklı sevgi ve saygı içerisinde birbirimizi kırmadan, kulübümüze yakışır şekilde 4 sene birlikte hizmet ettik. Bugün de Sayın Başkanla 4.senemiz. Kendisinin de zor tarafları var ama benim kendime göre bir kusurum var, onu açıkça itiraf edeyim. Ben mevcut başkanlara, yönetime Fenerbahçe’yi sevdiğim için hep destek verdim. Eğer onların tasarruflarında, uygulamalarında beğenmediğim hususlar varsa hem Aziz başkana da, 4 seneden bu yana Ali başkana da tenkitlerimi yaptım. Ama diğer kulüplerde olduğu gibi bunun şovunu yapmadım. Hepiniz biliyorsunuz, bizim camiayı bildiğiniz kadar büyük kulüplerin camiasını da tanıyorsunuz. Başkanlarla divan kurulları arasında büyük itilaflar yaşandı, büyük çekişmeler olurdu. Gerek divan kurulunda gerekse medyada divan başkanları başkanı ve yönetimi yerin dibine batırırlar. Başkanlar protesto edip o divan başkanının yönetimindeki divana katılmadılar. Ben onu yapmadığım için çok hatalıyım. Ben Fenerbahçe’nin menfaatlerini gözeterek davrandığım için belki kabahatim var. Bu kabahatse de kabul ediyorum. Ben bana yakışanı ve Fenerbahçe’ye yakışanı yaptım.
Aziz Yıldırım başkan dün bir basın toplantısı yaptı. O basın toplantısında 3 Temmuz’daki kendisi ve arkadaşlarıyla çektiği acıları ve bundan dolayı bu acıyı kendisine ve kulübümüze yaşatanları, kumpas kuranları dava edeceğini beyan etti. Sayın başkan ve ekibi de bu yüzden mağdur olan Aziz Yıldırım başta olmak üzere bütün arkadaşlarımıza şahsım ve sizlerin müsaadesiyle sizlerin de adına destek verdiğimizi, onların hukuk savaşında yanlarında yer aldığımızı alenen beyan etmek istiyorum.
3 Temmuz kulübümüzün yaşayabileceği en makus olaylardan bir tanesi. 3 Temmuz’da Aziz başkanı, yönetimi sevenler veya sevmeyenler veya muhalefet edenler bir araya geldik, yek vücut olduk. Haklı davamızda başkanımıza, yönetimimize kurulan kumpas davalarında onlara moral verdik. Bugün o verdiğimiz desteğin aynen devam edip mağduriyete uğramış eski başkan ve yöneticilerimizin ve mensuplarımızın yanında yer almamız lazım. Güzel bir jest yaparak da alacakları tazminatları Fenerbahçe Eğitim Kurumlarına ve Mehmetçik Vakfı’na bağışlayacaklarını beyan ettiler. Bu da büyük bir jesttir. Biz kendilerine ancak teşekkür ederek ve destek vererek karşılık verebiliriz.
Ali başkanla, Aziz başkan döneminde olduğu gibi uyum içinde çalıştık. Kendilerine saygı ve sevgide kusur etmedim. Başta Ali başkan dahil yönetim kurulunun hiçbir üyesi ve kurul üyesi arkadaşlarımız divan başkanı sıfatıyla bana ve arkadaşlarıma saygıda kusur etmediler. Biz böyle bir 8 sene geçirdik. Böyle bir 4 sene, daha uzun süre geçirecek 2 başkan adayımıza benim tavsiyem kol kırılsın, yen içinde kalsın. Seçildikleri takdirde mevcut başkana, yönetime benim yaptığım gibi destek vermeye devam etsinler.
Bir husus daha var. Bugün 21 arkadaşımız konuşacak. Bugün kimseye cevap verme niyetinde değilim ama biraz önce bahsettiğim şekilde eğer beni yıldırmak, bıktırmak babında yapılacak bir tenkit olursa onlara da vereceğim cevabı mahfuz tutuyorum. Kulübümüzün tüzüğünün 3.maddesinde büyük önderimiz Mustafa Kemal’den bahisle onun hedefleri ve ilkeleri doğrultusunda kulübümüzün faaliyet göstereceği yazılı. 3 Mayıs 1918 Atatürk’ün kulübümüzü ziyaret günüdür. Yani 3 Mayıs, 1907 yılında resmen kurulan kulübümüzün de kuruluş günüdür. Atatürk sevgisi bizim için farklı bir sevgidir. Türkiye’de yaşayan her insan spor camiasında yer alan her kulüp Atatürk’ün izinde yürümeyi şiar edinmiştir ama bizim biraz farklı bir tarafımız var. Atatürk’ün bizzat ziyaret ettiği, kendi el yazısıyla yazdığı o ziyaret bizim için şeref abidesidir. O ziyaretinde o günkü hitap tarzıyla, ‘Fenerbahçe Kulübü’nün her tarafa mazhar-i takdir olmuş bulunan asari mesaisini işitmis ve bu kulübü ziyaret ve erbab-ı himmeti tebrik etmeyi vazife edinmiştim. Bu vazifenin ifası ancak bugün müyesser olabilmiştir. Takdirat ve tebrikatımı buraya kayd ile mübahiyim.’ demiştir. Böyle bir Cumhuriyet kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ten bahsediyoruz. Yakın tarihte, geçmişte de benzerleri oldu ve olmaya teşebbüs edildi. Cumhuriyetimizi kuran ve bizim de kulübümüzü ziyaret etmiş milli değerimiz, bugün yaşamamızın ona ve silah arkadaşlarına minnet duyduğumuz o Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün heykeli oradan indirilmeye teşebbüs edilmiştir. Heykeller semboliktir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün heykeli Allah nasip etmesin bugüne kadar indirilmemiştir, bundan sonra da ilelebet indirilmeyecektir.
Sizlerin de hislerinize tercüman olduğumu zannediyorum. Atatürk bütün Türk vatandaşlarının olduğu gibi Fenerbahçelilerin de baş tacıdır. Ben tekrar aday olan arkadaşlarıma başarılar dileyerek ve adaylığımı sürdürdüğümü beyan ederek sözlerime son veriyorum ve sizlere sevgi ve saygılarımı sunuyorum.”