Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın sanal medya hesabından duyurduğu e-Reçete’ye eklenen 5 dil arasında Kürtçe yer almadı. Söz konusu durum tepkilere neden oldu. Koca, tepkiler üzerine 28 Ağustos 2023’te bir paylaşım daha yaparak “E-Reçetem sistemine bu 5 dilin eklenmesine turistler ve yabancı uyruklu hastalar için ihtiyaç duyulmuştur” dedi. Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Diyarbakır Milletvekili Serhat Eren, Türkiye'de yaşayan milyonlarca Kürt yurttaş için anadilinde sağlık hizmeti almanın bugüne dek mümkün olmadığını, turizm gerekçesiyle başka dillerin eklenmesinin ise apaçık ayrımcılık olduğunu belirterek, söz konusu duruma ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na Koca ve sağlık bakanlığı yetkilileri hakkında “Nefret ve Ayrımcılık” ve “Görevi Kötüye Kullanma” suçlarından suç duyurusunda bulundu. Eren, yanı sıra Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK) ve Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’na inceleme yapmak üzere başvuruda bulundu.
Anadilde sağlık zorunludur
Diyarbakır Tabip Odası’nın 28 Ağustos tarihli açıklamasında, bölgede yaşayan her 4 kişiden birinin Kürtçe dışında dil bilmediğine dikkat çekilen suç duyurusunda, “Şimdiye kadar yapılan birçok araştırmanın sonucu anadilinde verilmeyen sağlık hizmetinin, hasta-sağlıkçı arasında etkili bir iletişimden yoksun kalacağı, bu gerçeklikten hareketle hastanın bilgilendirilmesi ve tedavi hakkının engellenmesi sonucunu doğurduğunu ortaya koymuştur. Bu durum başta sağlık göstergeleri olmak üzere her şeye yansımış bölgeler arası eşitsizlikleri derinleştirmiştir. Dolayısıyla tüm halkların kendi anadillerinde kamusal sağlık hizmetine ulaşması nitelikli sağlığa erişim tercih edilmesi gereken bir durum değil zorunlu olarak görülmelidir” denildi.Suç duyurusunda ayrıca, Diyarbakır’ın Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş’ın 2007 yılında turizm broşürlerini Türkçe, Kürtçe, Ermenice, Süryanice, İngilizce ve Rusça olmak üzere 5 dilde bastırdığı için Danıştay Başkanlığı tarafından görevden alındığını, “Çok dillilik ışığında Belediyecilik ve Yerel Yönetimler “ makalesi nedeniyle yargılandığı anımsatılarak, “100 yıldır devletin çok dilli hizmete geçmesinde tek değişmeyen şey Kürtçeye ve ülkede konuşulan diğer dillere ayrımcı ve yasakçı zihniyettir. Uygulamada böyle bir dil seçeneği yaratılıyorsa, anadilde sağlık hizmetinin temel bir insan hakkı olduğu göz ardı edilmeden milyonlarca Kürt yurttaşın talebi olan Kürtçe’nin ve ülkede konuşulan diğer anadillerin gündeme alınması gerekirken adeta yok sayılması, şüphelinin Bakanı olduğu kurum tarafından kasten tercih edilmiş bir karardır” ifadelerine yer verildi.