Hafta içi hafta sonu yasaklarıyla ilgili flaş açıklama! TİSK’in anketinde kamuya açık alanlar ve iş yerleri için ‘aşı karnesi’ne büyük destek çıktı. Ankette 10 katılımcıdan 8’i aşıyı reddederek hastalık yayanları kusurlu buldu. Katılımcıların yarısı ise bunun vicdani değil, kanuni kusur sayılmasını istiyor. Ankete katılanların yarısından fazlası aşılanmamış kişileri ikna etmek için en etkili yöntemin resmi yaptırımların ve kısıtların başlatılması olacağı düşüncesinde.
Milliyet'ten Cem Kılıç'ın ilgili yazısı şöyle; Koronavirüs salgını Mart 2020’den itibaren Türkiye’de bütün alanları etkiliyor. Çalışma hayatında da pek çok noktada salgın nedeniyle sorunlar yaşandı. Ancak aşıların hayata geçmesiyle salgının önü kesilmeye başlandı. Aşıların hızla uygulanması nedeniyle salgında vaka sayılarının azalması söz konusu olacak.
Diğer yandan eylül ayından itibaren bazı sosyal etkinliklere katılım, toplu taşımadan yararlanma gibi alanlarda ‘aşı karnesi’ kullanılmasına sıcak bakılıyor. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonları (TİSK) tarafından yapılan anket çalışmasında da aşı karnesine bakışın olumlu olduğu ortaya çıktı.
Tüm kesimlere soruldu
TİSK’inki kapsamlı bir çalışma. Türkiye’nin tüm coğrafi bölgelerinde 11 - 17 Ağustos’ta 2 bin katılımcıyla düzenlenen anket, telefon ve dijital panel üzerinden gerçekleştirilen çalışmanın sonuçları önemli.
Katılımcıların büyük bölümünü hizmet ve imalat sektörlerindeki saha çalışanları oluştururken, ofis çalışanları ve uzaktan çalışmaya devam eden katılımcılar da çalışmada temsil edilmiş.
Bilimsel kanıtlara rağmen kaygı var
Çalışmaya göre aşı olmayı reddeden her 10 kişiden yaklaşık 7’si, tüm bilimsel çalışma ve kanıtlara rağmen, halen güvenlik ve yan etkilere ilişkin kaygılarla aşı olmayı kabul etmiyor.
Her 10 kişiden 1’i ise çevresindeki söylemlerden etkilenerek aşı olmadığını dile getirdi. Aşı karşıtlığının altında çevre söylemi güvenlik gibi bilimsel olmayan bilgilere dayanan argümanların bulunması aşı karşıtlığının engellenmesi için hangi faaliyetlerin yürütülmesi gerektiğini ortaya koyan önemli bir veri.
Aşıyı reddedenin sorumluluğu nedir?
Her 10 katılımcıdan 8’i aşı olmayı reddederek başkalarına hastalığı bulaştıran kişilerin kusurlu olduğunu düşünüyor. Ankete katılanların yaklaşık yarısı ise bu kusurun vicdani bir kusurdan öte kanuni anlamda da bir kusur sayılması gerektiğini savunuyor.
Bu çerçevede aşı karşıtlarının koronavirüs bulaştırma noktasındaki kusurunun açıkça ortaya konulması çok güç. Ancak bu noktada önemli olan böyle bir sorumluluğun varlığının bilinmesi ve vicdani ve hukuki bir sonucunun bulunduğunun ifade edilmesidir.
Ankette, gerekli tüm imkanlar ve bilgilendirmeler sunulduğu halde aşı olmayı kabul etmeyen çalışanlara yönelik iş yerlerinin yaptırım uygulanmasına gitmesi katılımcılarca destekleniyor.
Yaptırım gelir mi?
Her 10 kişiden yaklaşık 7’si toplum sağlığı için aşı olmayı kabul etmeyen çalışanlara yönelik yaptırımların uygulanması gerektiği fikrinde. Bu konuda hukuki çerçeve bu yaptırımın niteliğini tartışmaya açıyor. Ancak işyerlerinde huzurlu bir çalışma ortamının sağlanması için bu konuda bir yaptırım dizisinin belirlenmesi gerekli olabilecektir.
Kısıtlamayla ikna
Ankete katılanların yarısından fazlası aşılanmamış kişileri ikna etmek için en etkili yöntemin resmi yaptırımların ve kısıtların başlatılması olacağı düşüncesinde.
Bu konuda en fazla verilen ikinci cevap ise resmi rakamlarca bilimsel içerikli açıklama ve yayınların artırılması şeklinde. Aşı karşıtlarının fikrinin değiştirilmesi için teşvik ve yaptırım bileşenlerinden ikisinin birden sunulması gerekli olabilecektir.