Yeni varyantların ortaya çıkmasıyla birlikte bilim adamları nadir görülse de bu vakaların dikkatli bir şekilde takip edilmesi gerektiği ve bunun daha ciddi bir durumun işareti olabileceği görüşünde.
Johns Hopkins Sağlık Güvenliği Merkezi’nden Gigi Gronvall, “Bu dünyada hiçbir şeyin yüzde 100 garantisi yok. Aşının etkili olmadığı başka varyantların ortaya çıkması olası. O nedenle bu vakaların araştırılmasının önemli'' diyor. ABD Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezleri (CDC), 26 Nisan itibariyle tamamen aşılanan 95 milyon kişiden 9 bin 245’inin virüse yakalandığını bildirdi. Bu da aslında yüzde 1’den bile daha düşük bir orana denk geliyor.
"YÜZDE 100 EMİN DEĞİLİZ"
Maryland Üniversitesi Gen Araştırmaları Enstitüsü’nden Jacques Ravel, “Aşıyı olan her birey yanıt vermeyebilir. Bu kişiler aşılanmış olmalarına rağmen bağışıklık sistemlerinin yanıt verip vermediğinden yüzde 100 emin değiliz” diyor.
Zayıf bir bağışıklık tepkisi ve önemli bir virüs varyantı arasındaki farkı anlayabilmek için, bilim adamları aşılanmış hastanın enfeksiyonuna yol açan virüsün genetik kodunu okumak zorunda. Maryland Üniversitesi Corona virüslerinin gen dizilimini yapan kurum ağının bir parçası. Ravel, enstitünün aşılanmış olan hastaları enfekte eden virüslerde öne çıkan bir yapı görmediklerini söylüyor.
Bu durumun da aşıya olumlu yanıt vermeyen ve korunmadıkları için enfekte olan kişilerin olduğuna işaret ettiğini belirtiyor. Şimdiye kadar geliştirilmiş olan aşılar genel olarak varyantlara karşı bile son derece başarılı bir şekilde işe yarıyor.
İNGİLTERE VARYANTI DAHA RİSKLİ
İngiltere varyantının ilk tespit edildiği ülke olan İsrail’den gelen bulgular ışığında, Pfizer-BioNTech aşısının yüzde 95 etkili olduğu belirlenmişti. İngiltere varyantı daha kola yayılıyor ve orijinal virüse kıyasla daha öldürücü olabiliyor. Ancak ihtiyatlı olunması gerektiğini gösteren bazı işaretler de var.
Güney Afrika varyantının toplam vakaların yarısını oluşturduğu Katar’da yapılan bir araştırmada, Pfizer-BioNTech aşısının yüzde 75 oranında etkili olduğu görülmüştü. Bu varyantın diğer aşıların koruma kalkanını da daha rahat aştığı kanıtlandı. Aşılar hala en ağır vakalara karşı koruma sağlıyor.
Katar’daki araştırmaya göre, Pfizer-BioNTech aşısının hastalığın ağır seyretmesini ve can kaybını önlemede yüzde 97 oranında etkili olduğu görüldü. Gronvall da bu nedenle aşının sağladığı koruma etkisini bir miktar aşan varyantlar ortaya çıksa bile, aşı olmanın mutlaka sonuç verdiğini vurguladı.
Uzmanlar daha kolay yayılabilen İngiltere varyantının çok sayıda ülkede diğer varyantları geride bıraktığını, daha kolay yayılabilen bir varyant olmasını olumlu bir şey olmasa bile daha tehlikeli varyantların hafifletilmesine yardımcı olduğunu belirtiyor.
Bir başka olumlu gelişme olarak nitelenen haber de en çok endişeye yol açan varyantların çoğunun farklı kıtalarda ortaya çıksalar bile aynı mutasyonları paylaşmaları. Bu da virüsün yalnızca sınırlı şekilde mutasyona uğrayabileceği anlamına gelebilir.
Gronvall da, “Belki de virüsün bizim şimdiye kadar görmediğimiz tamamen farklı bir mutasyona uğraması ve işlevini sürdürebilmesi olası değildir” diyor. Aşı üreticileri şimdiden aşıları yeni varyantlara karşı adapte ediyor. Henüz yeni aşılara ihtiyaç yok ancak yeni varyantlar ortaya çıkmaya devam ediyor.
Maryland Üniversitesi Gen Araştırmaları Enstitüsü’nden Ravel, “Bir yarış içindeyiz. Sürekli bir mücadele veriyoruz ve gardımızı indiremeyiz” diyor.