CHP Sözcüsü Faik Öztrak, partisinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
“ŞAHLANAN EKONOMİ DEĞİL FATURALAR OLDU”
Öztrak’ın açıklamasında şunları söyledi:
* Erdoğan şahsım hükümeti, Temmuz'da, ‘Ekonomi şahlanacak' dedi. Şahlanan, evlerimize gönderdikleri faturalar, çarşı pazardaki etiketler ve enflasyon oldu.
* Erdoğan şahsım hükümeti, zam, zulüm oldu, milletimizin üzerine yağdı. Temmuz ayına girerken, önce yüzde 15 elektrik zammıyla çarpıldık. Sonra doğalgaz fiyatlarına yapılan, yüzde 12 ile yüzde 20'lik, sözde güncellemeyle yandık. Yetmedi üzerine LPG'ye gelen yüzde 8'lik fiyat artışıyla, Ne yapacağımızı şaşırdık.
* Aileler, esnaf, çiftçi, sanayici perişan. Sadece bu üç zammın, TÜİK'in makyajlı enflasyonuna doğrudan katkısı 0,8 puan. Dolaylı etkileriyle birlikte ise 1,5 puan. Zamların zamanlamasındaki hinlik de dikkatimizden kaçmıyor. TÜİK'in makyajladığı enflasyona, Bir de zaman ayarı yaptılar. Zam yağmuru, Temmuz ayına kaydırılarak, 11 milyon SSK ve Bağ-Kur emeklisine, yılın ikinci yarısında verilecek aylık zamlar törpülendi.
* Bayram geliyor. Küçükbaş kurbanlık 1.500 TL, büyükbaş payı 2.000 TL olmuş. Emekli bayram ikramiyesini bekliyor. Bu sefer emekliyi enflasyona ezdirmeyin. 2.000 TL verin de emekli de kurban kessin aileleriyle bayramda bir kap et yemeği yesin.
* Ama enflasyon fırtınasında, turpun büyüğü heybede duruyor. Haziran'da üretici ve tüketici enflasyonu arasındaki fark, 25 puanla, tüm zamanların rekorunu kırdı. Çekirdek enflasyon göstergeleri de, tüketici enflasyonun üzerinde kalmaya devam ediyor.
* Enflasyonun daha da azacağının işaretlerini veriyor. Enflasyon dünyanın en acımasız vergisidir. En çok da fakirin, fukaranın satın alma gücünü, aç fare misali gizlice tüketir.”
“BU ÜLKEDE DOĞRU SÖYLEYEN DOKUZ KÖYDEN KOVULUYOR”
* Erdoğan yönetiminde, Türkiye ne yazık ki bıraktık hukuk devleti olmayı, artık kanun devleti bile olmaktan uzaklaştı… Cumhur İttifakı kavgalı ev olmuş. Kendi evlatlarını yiyor.
* Ordu'da Büyük Birlik Partisi Kadın Kolları Başkanı; ‘Şu anki durumda herkes tek partili olmak zorunda… AK Parti Genel Başkanından korktukları kadar, Allah'tan korkmuyor bu insanlar. Bunu hepimiz görüyoruz. Din, kitap, Allah'ın emirleri yok sayıldı. AK Parti Genel Başkanının dedikleri yapılmaya başlandı. AK Parti Genel Başkanı bugün Recep Tayyip Erdoğan'dır. Yarın Ahmet, Mehmet'tir. Hiç önemli değil. Ama bir siyasi parti genel başkanıdır. Bu kadar korku niye kardeşim?' diye isyan ediyor.
* Vay sen misin isyan eden? Ertesi gün polis kapıya dayanıyor. Ters kelepçe ile gözaltına alınıyor. Ayıptır, günahtır bu yapılanlar. Bu ülkede doğru söyleyen dokuz köyden kovuluyor. Ama hırsızlar, dolandırıcılar, rüşvetçiler için, Türkiye'den daha güvenli liman yok.
* Yurt dışında yakalanan, ya da sıfırı tüketen her suçlu Türkiye'ye dönmek istiyor. Bu ülkede mali suçlar, suçtan sayılmıyor. Mali suçlular, suçludan sayılmıyor. Millete atılan kazıklar görülmezden geliyor.
“ÖYLE KÜSEREK KONUŞMAYARAK BU İŞLER TEMİZLENMEZ”
* Bu ülkenin İçişleri Bakanı, mafyadan 10 bin dolar alan siyasetçi olduğunu söyledi. Rüşveti veren mafya lideri de, ‘10 bin dolar değil, çanta çanta para verdim' dedi. Çantayla para verdiği siyasetçinin ismini de söyledi. Ama bu ülkenin ne yargısı gık çıkardı, ne AK Parti gık çıkardı, Ne de Erdoğan gık çıkardı.
* Ama kurdukları rant ve sefahat düzenini sürdürmek için, kutsal değerleri istismar ederken, sesleri pek bir gür çıkıyor. ‘Esenyurt'u kaybedersek, Kudüs'ü kaybederiz. Mekke'yi kaybederiz. İslam'ı kaybederiz' diye nutuklar atanların, asıl kaybettiklerinin ar ve hayâ olduğunu gördük.
* Şimdi ortaya saçılan bu kadar rezaletten sonra, Erdoğan, kendi atadığı İçişleri Bakanını, Sarayındaki toplantılara davet etmiyormuş. Beraber resim vermek istemiyormuş. İçişleri Bakanı, ‘Ben dünyanın en kötü adamıyım değil mi' diyerek, basın mensuplarının önünde kendini acındırıyor.
* Erdoğan da anlaşılan, ‘Küstüm, konuşmuyorum' diyerek, bu işten sıyrılırım zannediyor. Oysa ne demişti suç örgütünün başı; ‘Biz hepimiz aileyiz, her suçta beraberiz.' Ortalığa dökülen tüm bu rezaletlerde, müteselsilsen sorumluluk vardır. Öyle küserek konuşmayarak bu işler temizlenmez.
“ERDOĞAN AŞILAMADA ALTI AYIN NEDEN KAYBEDİLDİĞİNİ AÇIKLAMAK ZORUNDADIR”
* Yine insanlarımızın sağlığını yakından ilgilendiren, aşılamadaki gecikmelerde de, bir sorumlu ortada yok. Toplumsal bağışıklık kazanmak için nüfusun yüzde 65 ila 70'inin aşılanması gerekiyor. Dünyada kabul edilen oran bu…
* Türkiye'de ise dün itibariyle, birinci doz aşı olan vatandaşlarımızın sayısı 35,6 milyon kişi. İki doz aşı uygulanan vatandaşlarımızın sayısı ise Sadece 15,6 milyon kişi. Yani nüfusun ancak yüzde 19'una, iki doz aşı yapılabildi. Bunların önemli bir kısmı da Çin aşısı.
* Sağlık Bakanı işin başında, Çin aşısını güvenilir aşı ilan etti. Alman aşısını karaladı. ‘Orta ve uzun vadede etkisi, ne olur bilmiyoruz' demişti. Aşıda çeşitlenme olmadı. Çin aşılarının tedarikinde sıkıntılar başlayınca, Biontech aşısına yöneldiler. Şansları yaver gitti.
* Bir Avrupa ülkesinin vazgeçtiği aşıları biz aldık. Şimdi iki Sinovac yaptırana, bir de Biontech vuruyorlar. Yapılan doğru mu? Doğru. Erdoğan şahsım hükümeti salgının başında, Çin aşısı için neden bu kadar ısrarcı olduğunu, neden yeterince kaynak çeşitlendirmesini yapmadığını, aşılamada altı ayın neden kaybedildiğini, milletimize açıklamak zorundadır. Ama bunun yerine millete yalan rüzgarı senaryoları anlatıyorlar.
* Erdoğan önce, ‘İngiltere'de aşı 100 sterlin' dedi. Sonra tarifeyi değiştirdi, 50 sterline düşürdü. ‘Avrupa’nın en gelişmiş ülkeleri dahi bu aşıları ücretle yapıyorlar' dedi. Aşı için 100 Avro ücret alındığını ileri sürdü. Erdoğan'ın açıklamalarını Bu ülkelerin yayın kuruluşları, resmi sağlık kurumları ardı ardına yalanlıyor. Kendilerini cümle aleme rezil ediyorlar. Ülkemizi dışarıya da mahçup ediyorlar.
* Avrupa'da bırakın aşı için para vermeyi, burnumuzun dibindeki küçücük Yunanistan, 26 yaş altındaki gençleri aşıya teşvik etmek için, 150 Avro cep harçlığı veriyor. Hata, bir kez yapılırsa hatadır. Tekrarlanırsa tercih olur. Yoksa Erdoğan şimdi de aşıdan para almaya mı hazırlanıyor? Bunun yolunu mu yapıyor? Milletimiz herkesin ne yaptığını görüyor. Notunu veriyor. Erdoğan'a tasdiknamesini vermek için sandığı büyük bir sabırsızlıkla bekliyor.