Zafer Şahin büyük umutlarla kurulan DEVA ve Gelecek Partileri bekleneni veremeyince “DEVA Gelecek” ismi altında birleştirileceği kulisini paylaştı.
Ama bunun ikinci bir aşaması daha var. O da birleştirilen Deva ve Gelecek Partisi ile Saadet Partisi’nin üçlü ittifak yapacağı yönünde.
Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu partilerinin bekleneni veremediği bir sır değil. SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da AK Parti’den yüzde 30 oranında oy koparmalarını beklediklerini ama umulanı veremediklerini itiraf etti.
DAVUTOĞLU’NUN ÖNERİSİ
Başarısız oldukları bir gerçek ama Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu kendilerini birer dükalık olarak gördükleri için birleşmelerini zor görüyorum. Aslında Ali Babacan partisini kurmadan önce Davutoğlu, “Sen genel başkan ol. Yeter ki birlikte parti kuralım” teklifini götürmüş ama Abdullah Gül ve Ali Babacan istememişlerdi. Hatta Ahmet Davutoğlu’nun “Hani birlikte hareket edecektik” sitemi üzerine Ali Babacan, “Söz mü verdim” diye çıkış yapmıştı.
Zor görünüyor ama eğer birleşmeyi başarırlarsa önerim başa Abdullah Gül’ü geçirmeleri. Böylece Erdoğan’ı sırtından hançerleyen Troyka’nın toplumdaki karşılığını görmüş oluruz. Hem de onlar AK Parti’yi kurduğu günden bu yana her seçimi kazanıp, iktidardan iktidara koşan Erdoğan’ın büyüklüğünü anlamış olurlar.
ÜÇÜNCÜ İTTİFAKIN AYAK SESLERİ
Birleşmeden ziyade üçüncü bir ittifakın ayak sesleri işitiliyor. Temel Karamollaoğlu CHP ile ittifak yapmaktan dolayı Saadet Partisi’nde koltuğunu kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya. Karamollaoğlu cephesinde bir formülden söz ediliyor. Buna 1991 modeli deniliyor. Refah Partisi, IDP ve MÇP’nin yaptığı ittifaktan söz ediyorum. Erbakan, Türkeş ve Aykut Edibali “Kutsal İttifak”la yüzde 10 barajını aşıp Meclis’e girmişlerdi.
Seçim barajının yüzde 5’e düşecek olması bunları heyecanlandırdı. CHP ile ittifak yapmak, HDP ile yan yana durmak gibi damgalardan kurtulmak için Saadet Partisi, DEVA ve Gelecek Partisi’nin üçlü ittifakı konuşuluyor. Geçmişteki kutsal ittifaka benzer. Bunun tabanda bir sinerji meydana getireceği yayılıyor.
Olur mu bilmem. Temel Karamollaoğlu ve Davutoğlu ister. Ama Abdullah Gül, CHP’siz ve HDP’siz bir ittifaka yeşil ışık yakar mı, ondan emin değilim. Dikkat ederseniz Abdullah Gül dedim, Ali Babacan demedim.
İYİ PARTİ NE YAPACAK?
Bu gelişme İYİ Parti’yi etkileyebilir. Bir kutsal ittifak imkânı doğarsa İYİ Parti’nin, vitrinde CHP’nin depoda ise HDP’nin hazır tutulduğu bir ittifakı izah etmekte zorlanması kaçınılmaz. O nedenle Saadet, DEVA ve Gelecek ittifakı Meral Akşener’in hesaplarını gözden geçirmesini sağlayabilir.
AKŞENER’İN ZORLUĞU
Eğer baraj yüzde 5’e düşerse İYİ Parti açısından yepyeni bir durum ortaya çıkacak. Hem eli güçlenecek hem de karar vermekte zorlanacak. Seçim barajı yüzde 5’e düşerse CHP ile ittifaka ihtiyacı kalmayacak. Eğer ittifakı sürdürürse o zaman “Neden CHP ile ittifak yaptın?” sorusuna cevap vermekte zorlanacak.
Zafer Şahin büyük umutlarla kurulan DEVA ve Gelecek Partileri bekleneni veremeyince “DEVA Gelecek” ismi altında birleştirileceği kulisini paylaştı.
Ama bunun ikinci bir aşaması daha var. O da birleştirilen Deva ve Gelecek Partisi ile Saadet Partisi’nin üçlü ittifak yapacağı yönünde.
Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu partilerinin bekleneni veremediği bir sır değil. SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da AK Parti’den yüzde 30 oranında oy koparmalarını beklediklerini ama umulanı veremediklerini itiraf etti.
DAVUTOĞLU’NUN ÖNERİSİ
Başarısız oldukları bir gerçek ama Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu kendilerini birer dükalık olarak gördükleri için birleşmelerini zor görüyorum. Aslında Ali Babacan partisini kurmadan önce Davutoğlu, “Sen genel başkan ol. Yeter ki birlikte parti kuralım” teklifini götürmüş ama Abdullah Gül ve Ali Babacan istememişlerdi. Hatta Ahmet Davutoğlu’nun “Hani birlikte hareket edecektik” sitemi üzerine Ali Babacan, “Söz mü verdim” diye çıkış yapmıştı.
Zor görünüyor ama eğer birleşmeyi başarırlarsa önerim başa Abdullah Gül’ü geçirmeleri. Böylece Erdoğan’ı sırtından hançerleyen Troyka’nın toplumdaki karşılığını görmüş oluruz. Hem de onlar AK Parti’yi kurduğu günden bu yana her seçimi kazanıp, iktidardan iktidara koşan Erdoğan’ın büyüklüğünü anlamış olurlar.
ÜÇÜNCÜ İTTİFAKIN AYAK SESLERİ
Birleşmeden ziyade üçüncü bir ittifakın ayak sesleri işitiliyor. Temel Karamollaoğlu CHP ile ittifak yapmaktan dolayı Saadet Partisi’nde koltuğunu kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya. Karamollaoğlu cephesinde bir formülden söz ediliyor. Buna 1991 modeli deniliyor. Refah Partisi, IDP ve MÇP’nin yaptığı ittifaktan söz ediyorum. Erbakan, Türkeş ve Aykut Edibali “Kutsal İttifak”la yüzde 10 barajını aşıp Meclis’e girmişlerdi.
Seçim barajının yüzde 5’e düşecek olması bunları heyecanlandırdı. CHP ile ittifak yapmak, HDP ile yan yana durmak gibi damgalardan kurtulmak için Saadet Partisi, DEVA ve Gelecek Partisi’nin üçlü ittifakı konuşuluyor. Geçmişteki kutsal ittifaka benzer. Bunun tabanda bir sinerji meydana getireceği yayılıyor.
Olur mu bilmem. Temel Karamollaoğlu ve Davutoğlu ister. Ama Abdullah Gül, CHP’siz ve HDP’siz bir ittifaka yeşil ışık yakar mı, ondan emin değilim. Dikkat ederseniz Abdullah Gül dedim, Ali Babacan demedim.
İYİ PARTİ NE YAPACAK?
Bu gelişme İYİ Parti’yi etkileyebilir. Bir kutsal ittifak imkânı doğarsa İYİ Parti’nin, vitrinde CHP’nin depoda ise HDP’nin hazır tutulduğu bir ittifakı izah etmekte zorlanması kaçınılmaz. O nedenle Saadet, DEVA ve Gelecek ittifakı Meral Akşener’in hesaplarını gözden geçirmesini sağlayabilir.
AKŞENER’İN ZORLUĞU
Eğer baraj yüzde 5’e düşerse İYİ Parti açısından yepyeni bir durum ortaya çıkacak. Hem eli güçlenecek hem de karar vermekte zorlanacak. Seçim barajı yüzde 5’e düşerse CHP ile ittifaka ihtiyacı kalmayacak. Eğer ittifakı sürdürürse o zaman “Neden CHP ile ittifak yaptın?” sorusuna cevap vermekte zorlanacak.
Bir de Saadet, DEVA ve Gelecek ittifakı gerçekleşir de İYİ Parti buna girmezse o zaman muhafazakâr taban, tek başına seçime girme imkânın varken girmedin, kutsal ittifaka katılma fırsatın doğmuşken katılmadın, diye sorgulayacak.
Ben üçüncü ittifak işini ciddi bir şekilde takip etmekten yanayım. Çünkü eğer gerçekleşirse olumlu ya da olumsuz bir şekilde siyasi denklemi etkileyecek.
BABACAN’IN İTİRAFLARI
Ali Babacan, DEVA Partisi’nin yanında bir de itiraf sitesi kurmalıydı.
Meğer AK Parti’de görev yaparken ne kadar çok şeye karşıymış da hiçbirine ses çıkarmayıp, onay vermiş.
Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adaylığına imza verirken, aynı anda Erdoğan’ı tasfiye planının “tam göbeğinde” yer alıp Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı projesini yürüttüğünü kendisi itiraf etti.
İtiraf.com’un ikinci versiyonunda ise başkanlık sistemine karşı olduğu halde başkanlık sistemini getiren Anayasa değişikliğine hem imza hem de oy vermesiydi.
Babacan’ın itirafları burada bitti zannetmiştim ama yanılmışım. Meğer Gezi olayları sırasında Erdoğan’a karşıymış.
Geziciler gibi düşünüyormuş. Hatta Bakanlar Kurulu da öyle düşünüyormuş. Cumhurbaşkanı Gül de onlarla aynı fikirdeymiş.
İTİRAF DEĞİL GERÇEK
Doğrusu buna tam olarak bir itiraf gözüyle bakamadım.
Çünkü o dönem Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le Gezi olaylarıyla ilgili olarak yaptığı “Demokrasi sadece seçim değildir” açıklaması üzerine bir tartışma yaşamıştık. Gül’ün Gezi’yi desteklediğini biliyordum. Abdullah Gül’den farklı düşünmesini beklemiyordum ama Ali Babacan’ın son itiraflarından Gezi’ye sempatiyle yaklaştığını öğrenmiş olduk.
Madem bu kadar şeye karşıydın neden Erdoğan’ın kabinesinde bakan olarak devam edip, AK Parti’de milletvekilliği yaptın, bu bir siyasi ikiyüzlülük değil mi, diye sorabilirsiniz.
Ama aslında Ali Babacan doğruyu söylüyor.
ERDOĞAN’I TASFİYE PLANLARINDA YER ALDILAR
Abdullah Gül ve ekibi, AK Parti’de en önemli koltuklarda oturdular ama Gezi süreciyle başlayan Erdoğan’ı tasfiye operasyonlarına sempati ile yaklaştılar, destek verdiler.
Gezi’de Gezicilerin, 17-25 Aralık’ta FETÖ’cülerin yanında yer aldılar.
Erdoğan, muhtıralara, Cumhuriyet mitinglerine, 367 kararına rağmen Abdullah Gül’ün arkasında dururken, Abdullah Gül her defasında Erdoğan’ı tasfiye planlarına destek verdi.
En sonunda da Erdoğan’a karşı aday olmak için muhalefetle işbirliği yaptı.
Ali Babacan’la süre sınırlaması konulmayan bir TV programı yapılsa da başka hangi operasyonlarda gizli muhalif olduklarını öğrensek.
AK PARTİ’DE İSTİŞARE SÜRECİ
CUMHURBAŞKANI Erdoğan grup toplantısında pandemi nedeniyle ara verilen istişare toplantılarının başlayacağını açıklamıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığında milletvekilleriyle ilk toplantı yarın yapılacak. Erdoğan dün de AK Partili belediye başkanlarıyla bir araya geldi. Milletvekilleri ile toplantıda bakanlar da hazır bulunacak. Bir grup milletvekilinin katılacağı toplantıda siyasi gündeme ilişkin her konu konuşulacak. Cumhurbaşkanı milletvekillerini dinleyecek, onlardan gelen sorulara Erdoğan ve bakanlar yanıt verecek. Perşembe günü haber kanalları birbiri ardına son dakikalar geçerse şaşırmayın. Çünkü o toplantıdan çok haber çıkacağından eminim. Pandemi nedeniyle ara verilen milletvekilleriyle istişare toplantılarının devamı gelecek.
BİNALİ YILDIRIM BAŞKANLIĞINDAKİ TOPLANTI
AK Parti’de milletvekilleri ve MKYK üyelerine dönük bilgilendirme ve istişare toplantılarının sayısı artıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın istişare toplantısından farklı olarak bugün bir toplantı daha var. AK Parti Genel Başkan Vekili Binali Yıldırım’ın başkanlığında yapılacak olan istişare toplantısına Sağlık Bakanı Fahrettin Koca katılacak. 7 Temmuz tarihinde yapılacak toplantıya ise Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli iştirak edecek.
(HÜRRİYET)