Türkiye Ekspres Haber | Son Dakika | Güncel Haberin Adresi

Öcalan tartışması Diyarbakır sokaklarında nasıl yankı buldu?

GÜNDEM

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, PKK lideri Abdullah Öcalan'la ilgili çıkışı Diyarbakır'da merak ve şüpheyle karşılanıyor.

Milliyetçi politikacının beklenmeyen açıklaması pek çok kişinin kafasını karıştırmış gözüküyor. Sokakta kimle konuşsak sorularımıza soruyla yanıt veriyor.

Açıklamaları samimi bulmayanlar çok. Yorumlardan, önceki çözüm süreci ve sonrasında yaşanan olayların, büyük bir kırılma ve güven sorunu yarattığı anlaşılıyor.

Sokakta ayrıca gelişmelerin arkasında farklı hesapların yattığına dair bir güvensizlik de hissediliyor.

Yeni anayasa değişikliği için taktik olduğunu ya da hükümetin, ekonomik kriz ve yolsuzluklar karşısında yaşadığı tıkanıklığı gidermek için yeni bir gündeme ihtiyacı olduğunu söyleyenler az değil.

Bazı vatandaşlar ise gelişmelerin Orta Doğu’da devam eden gerilimle bağlantılı olduğu yorumunu yapıyor.

Öte yandan barışın sağlanması ve Kürtlere çeşitli hakların tanınması konusunda ortak bir talep dile getiriliyor.

Barış, eşit yurttaşlık, ana dilde eğitim talebi konuştuğumuz hemen hemen herkesin referans noktası.

'Samimilerse önce Demirtaş'ı serbest bıraksınlar'

Emekli bir memur olan Emine Hanım, haberlerden takip ettiği sürecin oldu bittiye getirilmesinden endişe ediyor.

Kürt halkının siyasi iradesinin artık Öcalan'ı aşan bir noktaya taşındığını savunuyor.

''Öcalan mecliste çağrı yapsa dahi, ertesi sabah bu ülkeye barış gelmeyecektir'' diyor ve Kürt sorunundaki farklı aktörlere dikkat çekiyor.

''Kürt halkının kültürel ve siyasal talepleri var. Ana dilde eğitim en can alıcı mesele, çocuklar artık kendi dilini konuşamıyor. Bunlar çözüme kavuşmadan 'Koşulsuz silah bırakın çağrısı' insanlarda ciddi bir hayal kırıklığına neden olacak'' diyor.

Fotoğraf altı yazısı,Mayıs 2024'te Diyarbakır'da Selahattin Demirtaş'ın tutukluluğunu protesto eden kadınlar.

Sürecin nereye evrileceğinden emin olmadığı için adını vermek istemeyen bir esnaf, Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş'a atıf yapıyor.

"Samimilerse önce Demirtaş'ı serbest bıraksınlar" diyor. Yanındaki arkadaşı da ona destek veriyor.

''Demirtaş umut vaat ediyordu, hiçbir suç yokken tutukladılar. Size açık söyleyeyim bu partilerin bir menfaati olduğu için bu açıklamaları yapıyorlar. Ben ne Öcalan’a fırsat verileceğine inanıyorum ne de Demirtaş’ın serbest bırakılacağına. Ülkeyi bu ekip yönettiği sürece bir şey olmaz. Önceki süreci de bunlar bozmadı mı?’’ diye soruyor.

Demirtaş, kamuoyunda "Kobani" veya "6-8 Ekim olayları" olarak bilinen protestolarla ilgili davada 42 yıl hapis cezası almıştı. 2016 yılından beri hapiste.

Fotoğraf altı yazısı,6-8 Ekim olaylarında onlarca kişi yaşamını yitirdi.

Bedri adındaki yaşlı bir adam ise Kürtlerin her zaman barışa hazır olduğunu vurgulayarak sorunu Bahçeli ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çözebileceğini söylüyor.

Ona göre Amerika ve İsrail, Kürt sorunu çözümsüz kalsın istiyor.

"Eğer bu sefer müdahale etmezlerse barış olacak inşallah" diye konuşuyor.

'Önceki çözüm sürecine göre daha avantajlı'

Abdullah Öcalan'ın avukatlarından İbrahim Bilmez, "Bahçeli’nin açıklamalarını izlemeye devam ediyoruz" diyor.

İmralı adasına gitmek için yeni bir başvuru yaptıklarını aktaran Bilmez, Öcalan ile 44 aydır iletişim kurulamamasını "Büyük bir hukuksuzluk" olarak niteliyor.

"Tecrit sebebiyle, siyasetçilerin yaptığı çağrıya dönük müvekkilimizin düşüncelerini de öğrenemiyor ve bununla ilgili değerlendirme yapamıyoruz'' diye ekliyor.

Ancak Bahçeli’nin açıklamasını önemli bulduklarını vurguluyor:

"Bu açıklama ile hükümet ve ortağı, İmralı'da tecrit uygulandığını kabul etmiş oldular.

İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan Öcalan'ın avukatları ve ailesiyle görüşmesine bir süredir izin verilmiyor.

Öcalan, 1999 yılında yakalanmış ve önce idama, ardından ömür boyu hapse mahkum edilmişti.

PKK, Türkiye, ABD ve İngiltere de dahil çeşitli ülkelerin terörist örgüt listesinde yer alıyor.

Kaynak,EPA

Fotoğraf altı yazısı,Abdullah Öcalan, 29 Haziran 1999'da duruşma salonunda.

Çözüm sürecinde Akil Adamlar grubu içinde yer alan Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi Vahap Coşkun, "Bahçeli'nin yaptığı bu açıklama hiç kuşkusuz siyaseti çok derinden etkileyecek. Özellikle DEM Parti, Kandil ve Edirne hattında ciddi bir etkiye sahip olacak" diyor.

"Bu üç aktör her zaman adres olarak Öcalan'ı gösteriyorlardı. Bahçeli de o zaman bu adresin doğrudan konuşması gerektiğini söyledi. Dolayısıyla DEM Parti, Demirtaş, Kandil, Bahçeli'nin bu hamlesi karşısında bir pozisyon almak durumundalar."

Coşkun'a göre özellikle Kandil'in tepkisi süreçte belirleyici olacak.

Coşkun, "Eğer Öcalan böyle bir çağrı yapar ve Kandil bunu dikkate alınmazsa o zaman çok ciddi bir problem ortaya çıkar" diyor.

"Bence ne Öcalan böyle bir riski alır ne de devlet bunun altyapısını hazırlamadan Öcalan'ın böyle bir çağrıda bulunmasına imkan verir" diye ekliyor.

Fotoğraf altı yazısı,Murat Karayılan, 25 Nisan 2013’te Kandil’de düzenlediği basın toplantısıyla PKK’nın 8 Mayıs’ta geri çekilmeye başlayacağını duyurmuştu. Çözüm süreci 2015 yılında sona erdi.

Coşkun'a göre bundan sonra atılacak muhtemel adım, Öcalan'ın bir şekilde görüşlerini kamuoyuna açıklama zeminin sağlanması olacak ve bu da aile ya da avukat görüşü ile mümkün olabilecek.

Coşkun'a göre bugünkü gelişmeler 2015'te sona eren çözüm sürecine oranla daha avantajlı.

O zaman "MHP hem sokaktaki hem de meclisteki muhalefetin sözcülüğünü üstlenmişti. Oysa bu kez MHP bir nevi bu çözümün mimarlığına soyunuyor. Bu milliyetçi kesimden gelecek olan eleştirilerin karşılanması veya etkisizleştirilmesi açısından son derece önemli bir faktör" diyor.

Bahçeli 'devletin elini' uzattı

Kürt sorunu ve çözüm süreciyle ilgili çalışmaları ve analizleriyle tanınan Cuma Çiçek, Bahçeli’nin uzattığı el ile başlayan sürecin spontane olmadığını söylüyor.

Bu elin, temsil ettiği siyasal gelenek ve bürokrasi içindeki gücü nedeniyle "devletin eli" olduğu yorumunu yapıyor.

"Bu, devletin uzatmış olduğu bir el. Bu işin sahibi belli ki Cumhur İttifakından öteye çok daha geniş bir devlet bürokrasisini de kapsıyor."

Devletin bu süreçten net beklentisinin PKK’nın silahsızlanması olduğunu ve bunu da çok hızlı bir şekilde gündeme taşımak istediği yorumunu yapıyor.

Çiçek, normalde bu tür süreçlerde, önce zemin hazırlandığını, güven oluşturmak için belli diyalogların geliştiğini hatırlatıyor.

''Ama burada bir tempo farkı var. Altını çizmek gerek, devlet belli ki bunu çok hızlı bir şekilde gündeme almak istiyor ve bu konuda Öcalan'a alan açmak gibi çok net tutumları var. Bu tür seçenekler konuşuluyorsa muhtemelen Öcalan ve Kandil ile ön temasları olmuştur" diyor.

Fotoğraf altı yazısı,Devlet Bahçeli'nin 22 Ekim'deki Abdullah Öcalan açıklaması tartışılıyor.

Silahsızlanmadaki talep temposunun yüksek olmasına rağmen, Kürt meselesinin siyasi çözümünün yeterince tartışılmadığına dikkat çekiyor.

Çiçek, ayrıca DEM Parti ve CHP’nin de bugüne kadar sürece çok müdahil olmuş gibi görünmediklerini vurguluyor.

"Bu süreçten sonuç alınmak isteniyorsa, hem CHP hem DEM Parti’nin, aktörler olarak dahil olmasına ihtiyaç var'' diyor.

Bu tabloda eksik parçanın Kürt sokağının beklentileri meselesi olduğunun altını çizen Çiçek şöyle konuşuyor:

''Hüda-Par’dan DEM Parti’ye kadar, Kürt siyasal hareketinin farklı renkleri iki temel meselede uzlaşı sağlamış durumda. Bunun ilki, kimlik meselesi ve onun özü ana olan dil meselesi. İkincisi ise yerel ve merkezi ölçekte siyasal katılım hakkının genişletilmesi.”

Yorum yapabilmek için lütfen sitemizden üye girişi yapınız!
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.