Türkiye dün korkunç bir olay yaşadı...
HDP tarafından yapılan açıklamalara göre eğer 41 kişilik o toplantı ertelenmemiş olsaydı biz bugün çok daha korkunç bir tablo ile karşı karşıyaydık.
Peki neden işlendi bu cinayet?
Katil zanlısı Onur Gencer’in onlarca insanı öldürmeyi hedeflediği saldırının esas amacı neydi?
Dün birkaç arkadaşla kendi aramızda bu sorunun karşılığına doğru bir biçimde ulaşabilmek için epeyce bir fikir alışverişinde bulunduk.
Bazıları -ki sosyal medyada yapılan yorumların çoğu da o yöndeydi- olayın yaşanmasına son dönemde siyasette kullanılan dil ve üslubun ve buna bağlı olarak oluşan gerilimin sebep olduğunu düşünüyordu.
Ancak geçmişte defalarca bu konuda uyarı yapmış bir gözlemci, yorumcu olarak katılmıyorum ben bu yoruma...
Çünkü katil zanlısı siyasetteki gerilimden, sert üsluptan etkilenip de tahrik olup da cinayet işleyen bir kişi gibi durmuyor.
Kutuplaşmadan faydalanmak isteyen ama kutuplaşma sebebiyle tahrik olmuş bir kişinin düşmanlıkla işlediği bir cinayet değil bu cinayet!
Tam aksine...
Bu cinayet bilerek ve planlı bir şekilde fay hatlarını harekete geçirmek ve seçim sürecini kaosa boğmak isteyen karanlık bir aklın eseri...
Yeni Maraşlar, Sivaslar, Başbağlar’ı tezgahlamak isteyen bir akıl var burada...
80 öncesi bir lokma çocuktum ama Malatya’nın Belediye Başkanı olan “Hamido” lakaplı Hamit Fendoğlu’nun evine yollanan bomba ve sonrasında yaşanan olayları bugün gibi hatırlıyorum.
Ben ve benim gibi şahit olan tüm akranlarım için o günler çok büyük travmaya sebep olmuştur iç dünyamızda...
Siyaset yine çok gergindi.
Kutuplaşma had safhadaydı...
Ama halkın buna rağmen birbirine bir düşmanlığı yoktu.
Ne olduysa o bombadan sonra oldu Malatya'da...
Kardeş gibi, bir arada yaşayan Malatyalıların bir Alevi/Sünni çatışması yaşamaları için türlü provokasyonlar yapmışlardı ama emellerine asla ulaşamamışlardı...
Fakat başkanın evine hediye süsü verilerek gönderilen o bomba paketi ile sonunda şehrin altının üstüne gelmesinde muvaffak olabilmişti Türkiye düşmanları...
Özetle...
“Siyasetteki gerginlik, liderlerin kullandığı dil” gerekçeleri ile açıklanabilecek kadar basit bir konu değil dün İzmir’de yaşanan cinayet...
Çok çok önemli ve vahim bir olay...
Mutlaka ama mutlaka doğru okunmalı, doğru anlaşılmalı ve gereği mutlaka ve kararlı bir şekilde tüm siyasi tarafların ortak aklı devreye sokularak yapılmalı.
Bu arada şunu da belirteyim;
Her kim bu caniyi, servis edilen bir bozkurt işaretinden hareketle “ülkücü” olarak tanımlayıp kahraman olarak gösteriyorsa ya da ülkücülere yönelik nefret işareti halinde kullanıyorsa ve halk arasında kin ve nefret tohumu ekilmesine yol açıyorsa o ya bir gafildir ya da bu karanlık tezgahın alçak bir parçasıdır.
Çok net yazıyorum...
Bu cani Türkiye’ye düşman derin bir oluşumun aparatçığıdır!
Bu cinayet bu gözle görülmeli ve bu şekilde ele alınmalıdır.
“HDP düşmanlığı” değil, Kürdüyle ve Türküyle tekmil milletimizin kardeşliğine huzuruna yönelik kalleşçe bir düşmanlığın sahneye konulmuş maskeli bir oyunudur.
Ve biz tüm duygusallıkları, siyasi fikirleri bir kenara itip hep beraber, bir arada bu maskeyi elbirliği ile düşürmeliyiz...
Çünkü bu saldırı sadece HDP binası içerisindeki bir cinayet değil...
Halkımıza, demokrasimize, hukukumuza düşman, derin bir oluşumun sahneye koyduğu yeni sürüm bir provokasyondur!
(HABERTÜRK)