Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün 2 günlük Rize programı için İstanbul'dan havayolu ile Trabzon'a buradan da helikopterle İkizdere ilçesine geldi. Programının ilk durağı olan İkizdere ilçesinde 38 km'lik İyidere-İkizdere yolu ile Hurmalık tünelleri ve bağlantı yollarının açılış törenine katılan Erdoğan'a AK Parti Genel Başkan Vekili Binali Yıldırım, Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum eşlik ederken, yağmur altındaki törene çok sayıda vatandaş ilgi gösterdi.
Törende konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu yolun Avrupa'dan gelip Orta Asya'ya uzanan Kafkasya koridorunun en önemli güzergahlarının birinin üzerinde yer aldığını belirterek “Aynı zamanda bu proje Rize-Mardin hattındaki kuzey-güney ulaşım aksının da en kritik yerinde yer almaktadır. Ciddi zorlukların yaşandığı bu bölge artık güvenli, konforlu ve hesaplı bir sürüşle geçilebilecektir. Tüm bu yolların yaklaşık 31 km'sini hizmete alıyoruz, kalanı da en kısa sürede tamamlanarak trafiğe açılacaktır” diye konuştu.
İyidere Lojistik Limanı'nın da devre girmesi ile çok sayıda firmanın bölgede üretim ve lojistik hizmetine başlayacağını kaydeden Erdoğan “Dünyada yıldızı giderek yükselen Doğu Karadeniz'de yavaş yavaş şekillenmeye başlanan büyük ekonomik potansiyelinin alt yapısının şimdiden kurmuş oluyoruz. Bu bölgemizde yaptığımız her yatırımın ülkemize çok ciddi geri dönüşleri olacağından şüphe duymuyoruz. Yarın da Salarha Tüneli'nin açılışını yaparak Rizemizin kuzeyi ile güneyini birleştireceğiz. Rize'nin büyüme genişleme konusunda hareket alanı fevkalade artacaktır” şeklinde konuştu.
"Kastamonu ve Sinop'ta inşallah 1 yıla kadar tüm bu çalışmaları tamamlamış olacağız"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasında bölgenin zorlu coğrafyasının kaçınılmaz bir sonucu olan afetlere karşı da etkin bir mücadele yürüttüklerini de hatırlatarak şunları söyledi:
“Son dönemde Karadeniz sahili boyunca gerek Giresun, Rize ve Artvin'de gerek Kastamonu ve Sinop'da bütün yaşanan sel felaketlerinin yol açtığı hasarları kısa sürede ortadan kaldırdık. Büyük yıkımların yaşandığı ilçelerimizi adeta yeni baştan inşa ederek insanımıza sahipsiz olmadığını, devletinin yanında olduğunu gösteriyoruz. Kastamonu ve Sinop'ta inşallah 1 yıla kadar tüm bu çalışmaları tamamlamış olacağız. Avrupa'da sel felaketlerin üzerinden aylar geçmesine rağmen hala hiçbir altyapının çalışmadığının haberlerini sizlerde televizyonlarda izliyorsunuz. Aynı dönemde biz felaketin ardından 3-5 güne kadar kalmadan gerektiğinde helikopterle jeneratör taşıyarak gerektiğinde askerimizin envanterindeki seyyar köprüleri kurarak insanımıza her türlü hizmeti sağlıyoruz. Bartın'da felaket oradayız, Sinop'ta felaket oradayız, Kastamonu'da felaket ordayız. Artvin'de felaket oradayız, Rize'de felaket oradayız. Antalya'da yangın oradayız. Muğla'da yangın oradayız. Durmak yok yola devam dedik. Ama birileri de biz bu adımları atarken acaba nasıl biz bunların önünü keseriz diye buralara geliyor. Bunlarda ar yok, bunlarda haya yok. Bir dikili taşınız olsun be. Var mı bunların bir dikili taşı? Yok. Şimdi biz İkizdere'de lojistik tesislerini yapıyoruz. Bunlar çıkıp Ankara'dan geliyor. Bizim bu lojistik tesisinin yapımını durdurmak için gayret sarf ediyorlar. Türkiye'nin değişik yerlerinden ne kadar sol varsa, komünist varsa alıp buraya geliyorlar. Neymiş bizim önümüzü kesecekler. Siz bu milletin önünü kesemezsiniz, kesemeyeceksiniz. Biz bu tesisleri, bu yolları yapacağız. Tünelleri yapıyoruz, yapacağız. Sizin gücünüz bunların önünü kesmeye yetmez. Yeter ki beni milletim burada dimdik ayakta dursun.”
"Allah devlete de, millete de zeval vermesin"
“Ülkesini aşkla sevmek milletine gönülden vurgun olmak insanının eşrefi mahlukat sıfatıyla her şeyin üzerinde tutmak gerekir” diyen Erdoğan, “Ama bunların böyle bir derdi var mı? Bunların eşrefi mahlukat diye bir durumu var mı? Biz çok paramız, çok aracımız, çok personel bulunduğu için değil işte bu anlayış ile hareket ettiğimiz için kısa sürede felaketlerin izlerini silebiliyoruz. Allah devlete de, millete de zeval vermesin. Rabbim bizleri her türlü beladan, müsibetten, felaketten korusun. Rabbim mazlumların duasını alan bu ülkeyi bu milleti her alanda ve her daim muzaffer eylesin” ifadelerini kullandı.
"Hamdolsun tüm sıkıntıları millletimizle birlikte verdiğimiz mücadele ile birer birer geri bıraktık"
Türkiye'nin son 7-8 yılının toplumsal kargaşa çıkarma deneyimleri ile terör saldırıyla, siyasi ve ekonomik kumpaslarla, darbe girişimleriyle son dönemde de salgınla ve afetle geçtiğini hatırlatan Erdoğan “Hamdolsun tüm sıkıntıları millletimizle birlikte verdiğimiz mücadele ile birer birer geri bıraktık. Ancak bu süreçte bir şeye özellikle dikkat ettik. Şartlar ne olursa olsun ülkemizin demokratik ve ekonomik kalkınmasının yönüne yukarı doğru olmasını sağlamak için var gücümüzle çalıştık. Önceki gün 2. çeyrek büyüme rakamının müjdesini almıştık. Türkiye ekonomisi 2. çeyrekteki i yüzde 21,7'lik büyüme oranıyla dünyada İngiltere'den sonra ikinci en büyük büyüyen ülke oldu. Dün de ihracatımızın tarihimizin en yüksek seviyesine ulaştığının müjdesi ile güne başladık. Ağustos ihracatımız yaklaşık 19 milyar doları yılın ilk 8 ayında ihracatımız 140,2 milyar doları 12 aylık ihracatımızda 207,5 milyar doları bularak büyüme rakamlarını elhamdülillah teyit ettik. İstihdamda da salgın önceki dönemi dahi geride bırakan öyle bir seviyeye ulaştık 29 milyonun üzerine çıktı. Enflasyon sadece bizim değil tüm dünyanın sorunudur. Euro bölgesi son 10 yılın en yüksek enflasyonu ile baş etmeye çalışıyor. Küresel düzeyde emtia fiyatlarında yaşanan yüzde 25'e yakın artışın etkileri sanayiden tarıma her alanda hissediliyor. Türkiye salgın ortasında ortaya çıkan fırsatları değerlendirerek bu tür sıkıntıları hamdolsun ayağının altına almış ve bunları geride bırakarak çok daha büyük başarılara yönelme şansı olan bir ülke konumuna gelmiştir. Turizmde kısa sürede kayıplarımızı telafi edecek hatta ötesine geçecek bir seviyeye geldik. Üretimde firmalarımız siparişlere artık yetişemiyor. Bugün sanayi sektöründeki firmalarımızın tek sorunu kapasiteyi genişletmek için yeni makine, mamule dönüştürecek hammadde, istihdam edecek nitelikli insan gücü bulmaktır. Tabi tüm bunları görmek için göz, duymak için kulak, söylemek için dil lazım. Ülkemizdeki bazılarının gözleri var görmez, kulakları var işitmez, dilleri var hakikati ifade etmeye yanaşmaz. Daha kötüsü ülkenin ve milletin felaketinden kendilerini çıkar bulan bu zihniyetin kalbi de kararmış gönlü de nasırlaşmıştır” dedi.
Erdoğan, konuşmasının ardından töreni izleyen ve kendisine “Tayyip amca, Tayyip dede” diye seslenen çocukları da platforma çağırarak onlarla ve beraberindekiler ile açılış kurdelasını kesti.