Anayasa Mahkemesi, kasten yaralama suçu nedeniyle hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı bulunan kişinin işe alınmaması üzerine açtığı davada, masumiyet karinesinin ihlal edildiğine karar verdi.
Bugünkü Resmi Gazete'de yer alan karara göre, 2012'de lise öğrencisi olduğu dönemde bir arkadaşıyla kavga eden başvurucu hakkında arkadaşının yaralanması sonrası kasten yaralama suçundan dava açıldı.
Yargılanmasının ardından Gölcük 1. Asliye Ceza Mahkemesince 7 ay 23 gün hapis cezası verilen başvurucu hakkındaki hüküm, 5 yıl suç işlememesi haline adli sicil kaydına işlenmemesini öngören "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına" (HAGB) çevrildi. 5 yıllık sürenin dolması üzerine de 2018'de başvurucu hakkındaki dava düşürüldü.
SINAVDA BAŞARILI OLMASINA RAĞMEN ALINMADI
Bu süreç devam ederken başvurucu, 2015'te infaz koruma memuru olabilmek için sınava girdi. Sınavda başarılı olmasına rağmen hakkında güvenlik ve arşiv araştırması olumsuz sonuçlanan başvurucu, mesleğe kabul edilmedi.
"BAŞVURUCU SUÇLANAMAZ"
Mesleğe alınmamasına ilişkin iptal davası açan başvurucuyu Kocaeli 2. İdare Mahkemesi haklı buldu. Kararda, hakkındaki HAGB kararı nedeniyle başvurucunun suçlanamayacağı ifade edildi. Davanın istinaf edilmesi üzerine ise İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verdi.
AYM'YE BİREYSEL BAŞVURU
Kararın kesinleşmesinin ardından başvurucu, masumiyet karinesinin ihlal edildiğini ileri sürerek Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.
Başvuruyu inceleyen Yüksek Mahkeme, Anayasa'nın 36'ncı maddesi ile 38'inci maddesi gereği masumiyet karinesinin ihlal edildiğine hükmetti. İhlalin sonuçlarının ortadan kaldırılmak üzere de karar örneğinin ilgili mahkemelere gönderilmesi kararlaştırıldı.
"YARGI KARARI YOKSA SUÇLU DEĞİL"
Anayasa Mahkemesinin kararında, masumiyet karinesinin, Anayasa'nın 38'inci maddesinin dördüncü fıkrasında, "Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz." şeklinde düzenlendiği anımsatıldı. Anayasa'nın 36'ncı maddesinde ise herkesin iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğunun belirtildiğine işaret edildi.
Anayasa'daki söz konusu hükümlerin, kişinin suç işlediğine dair kesinleşmiş bir yargı kararı olmadan suçlu olarak kabul edilmemesini güvence altına aldığı kaydedilen kararda, "Hiç kimse, suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar yargılama makamları ve kamu otoriteleri tarafından suçlu olarak nitelendirilemez ve suçlu muamelesine tabi tutulamaz" denildi.
"DENETİM SÜRESİNCE SUÇ İŞLEMEDİ"
Kararda, HAGB kararının, sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurmak olduğu, hükmün açıklandığı ve sanığın belirli bir süre denetim altında tutulması anlamına geldiği bildirildi. Sanığın, denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemediği ve mahkemece öngörülen denetimli serbestlik tedbirine uygun davrandığı takdirde ise mahkumiyet hükmünün ortadan kaldırıldığı kaydedildi.
"HÜKÜMLÜ SAYILAMAZ"
Sanığın süresi içinde söz konusu tedbirlere uymaması halinde hükmün açıklandığında ise bu kararın üst mahkemeler tarafından hukuka aykırı bulunabileceğine işaret edilen kararda, şu ifadelere yer verildi:
"Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararlarında, HAGB kurumunun niteliği değerlendirilmiş, HAGB kararı ile kurulan hükmün belirli bir süre sanık hakkında hüküm ifade etmediği ve herhangi bir sonuç doğurmadığı belirtilmiştir. Yine sanığın bulunduğu hal üzere bırakıldığı, yargılanan kimsenin durumunda kaldığı ve yapılan yargılamanın geçici bir süre askıda kaldığı vurgulanmıştır."
Gerekçede askı süresi boyunca sanık sıfatı devam etse de kimsenin hükümlü sayılamayacağı belirtildi.
"MASUMİYETİNE GÖLGE DÜŞTÜ"
Yüksek Mahkemenin kararında, başvurucunun açtığı davaya bakan mahkemenin kararında, başvurucunun HAGB altında olduğunun belirtildiği, bu nedenle de başvurucunun masumiyetine gölge düşürüldüğü ifade edildi.
Kararda, şunlar kaydedildi:
"Bölge İdare Mahkemesi kararının gerekçesinde kullanılan ifadeler ve ceza mahkemesinin açıklanması ertelenen hükmüne dayanılması nedeniyle başvurucunun ceza yargılanmasına konu eylemi işlediği ve suçlu olduğu inancının yansıtıldığı anlaşıldığından Anayasa'nın 36. ve 38. maddelerinde güvence altına alınan masumiyet karinesinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir."