Nisan ayının ilk haftasında Afrika Birliği dönem başkanı Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nin (KDC) arabuluculuğunda Kinşasa’da gerçekleştirilen Hedasi barajı görüşmelerinde dikkate değer bir yol kat edilememesi, Nil nehri ve Hedasi bağlamında bölgede gerginliğin yeniden yükselmesine neden oldu. Mısır, Sudan ve Etiyopya’nın mili güvenlik ve ekonomi bağlamındaki endişelerinin gölgesinde gerçekleştirilen görüşmelerden sonuç çıkmamasıyla birlikte, müzakereler yerini karşılıklı suçlamalara, üstü kapalı silahlı müdahale söylemlerine bıraktı. Görüşmelerde Mısır ve Sudan’ın su güvenliği başta olmak üzere tarım, sulama ve taşkın konusundaki çekinceleri, Etiyopya’nın ise Hedasi barajını ikinci kez doldurma isteği ön plandaydı. Tarafların ortak bir noktada buluşamamasının ve kendi taleplerini dayatma arzularının yanı sıra siyasi ve ekonomik kaygılar nedeniyle teknik konularda da farklılık göstermesi, müzakerelerin olumsuz sonuçlanmasının nedenlerinin başında geliyor. Tüm bu gelişmeler Nil nehri üzerinde askeri çatışma olasılığının “zayıf” ama “ihtimal dahilinde” olduğu şeklindeki yorumları yeniden gündeme getirdi.
Son dönemde Nil konusunda yaşanan üç önemli gelişme Etiyopya’nın Hedasi barajı konusundaki politik hareket alanını sınırladı.
Gerginlik görüşmeler öncesinde başlamıştı
Kinşasa’daki görüşmeler öncesinde yaşanan bazı gelişmeler, üç ülke arasında yapılan müzakerelerin gergin bir ortamda başlamasına sebep oldu. Sudan’daki askeri darbe sonrasında Kahire ve Hartum yönetimleri arasında artan diplomatik temaslar, kısa sürede iki ülkenin Nil konusunda ortak bir tavır izlemesini sağladı ve bu durum askerî ve istihbarî alanlarında yapılan işbirliğiyle de perçinlendi. İki ülke hava kuvvetlerinin Kızıldeniz ve Nil hattında yaptıkları hava tatbikatları bu durumun en önemli göstergesi oldu. Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şükri’nin Kinşasa’daki görüşmelerin anlaşmaya varmak için son fırsat olduğunu, Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’nin de ülkesinin su kaynaklarının barajdaki gelişmelerden etkilenmesi durumunda “bölgede akıl almaz bir istikrarsızlık yaşanacağını” açıklaması, toplantının gergin bir atmosfere bürünmesinde etkili oldu. Bunların yanı sıra Etiyopya’nın barajın ikinci dolum işlemine başlayacağını açıklaması Mısır ve Sudan tarafında memnuniyetsizlikle karşılandı ve Etiyopya uzlaşmadan uzak bir tutum sergilemekle suçlandı. Diğer taraftan, görüşmelerin devam ettiği saatlerde Mısır ve Sudan’ın gerçekleştirdiği Nil Kartalları-2 hava tatbikatı ile Nil nehri üzerinde seyreden Mısır savaş uçağına ait görüntülerin Mısır tarafından servis edilmesi de görüşmelerin önüne geçti.
Mısır ve Sudan’ın değişken talepleri
Etiyopya’nın Hedasi barajının inşaatına başlaması ve 2015 yılına gelindiğinde önemli ilerleme kaydetmesinin ardından Mısır, Sudan ve Etiyopya arasında imzalanan deklarasyon sorunun çözümünde önemli bir dönüm noktası olabilirdi. Bu kapsamda ülkeler barajın dolumu sonrasında Mısır ve Sudan’ın haklarının korunması, elektrik ihracatında öncelik tanınması, üçlü mekanizma kurulması gibi yapıcı maddeler altına imzalar atmıştı. Fakat altı yıldır devam eden görüşmelerde özellikle Mısır ve Sudan tarafının siyasi ve ekonomik kaygıları neticesinde şekillenen değişken talepleri, görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlanmasında önemli bir rol oynadı. Mısır barajın uzun yıllara yayılan bir süreç içinde doldurulmasını ve yıllık 40 ila 50 milyar metreküp su talep ediyor. Ayrıca son bir yıl içinde, 2015 deklarasyonunda yer almayan yasal anlaşma gündemini hemen her toplantı öncesi ve sonrasında dile getiriyor. Sudan ise Ömer el-Beşir döneminin aksine Nil konusunda Mısır politikalarına yakın bir duruş ve işbirliği sergiliyor. Özellikle geçtiğimiz yıl Sudan’da yaşanan su taşkınlarının bu konuda travma yaşanmasına sebep olduğu söylenebilir. Mısır ve Sudan son dönemde, Afrika Birliği dönem başkanı ülkenin yanı sıra Güney Afrika, Avrupa Birliği, ABD ve Birleşmiş Milletler’in de görüşmelere dahil edilmesini talep etti; fakat bu talep Etiyopya tarafından kabul görmedi. Etiyopya halihazırda görüşmelerin yalnızca Afrika Birliği uhdesinde gerçekleşmesi isteğini dile getirdi. Mısır’ın Nil politikalarına yakın bir duruş sergilediği gerekçesiyle KDC’nin dahi arabuluculuğuna şüpheyle bakan Etiyopya’nın, sorunun küreselleşmesini istemediği biliniyor. Bu durumun başlıca sebebi Etiyopya’nın Tigrey bölgesindeki askeri operasyonları ve Sudan’la yaşadığı sınır anlaşmazlığı gibi konular nedeniyle uluslararası baskıdan uzaklaşmak istemesi.
Etiyopya Nil konusunda yalnızlaşıyor mu?
Son dönemde Nil konusunda yaşanan üç önemli gelişme Etiyopya’nın Hedasi barajı konusundaki politik hareket alanını sınırladı. Bunların en başında Mısır’ın Nil havzası ülkeleriyle, KDC, Tanzanya, Kenya gibi ülkelerle diplomasi yoluyla yakınlaşması geliyor. KDC gibi Nil havzasında ağırlığı olan bir ülkenin Mısır’ı destekleyen açıklamalar yapması bu bağlamda oldukça önemli.
İkincisi, Etiyopya’nın Tigrey bölgesindeki askeri operasyonlarının uluslararası gündeme taşınması ve Addis Ababa yönetiminin Nil ve Hedasi konusunda olası diplomasi kanallarının iç sorunlar nedeniyle tıkanması. Üçüncü ve en önemli gelişme ise Etiyopya’nın Hedasi konusunda kilit öneme sahip Sudan gibi bir müttefiki kaybetmesi. Tüm bu gelişmeler Nil paylaşımı konusunda Etiyopya’nın yalnız kalmasına yol açtı.
Askeri çatışma ihtimali var mı?
Son olarak 3-5 Nisan tarihleri arasında KDC’nin başkenti Kinşasa’da gerçekleştirilen görüşmelerin ardından yapılan açıklamalar, Hedasi barajı nedeniyle askeri bir çatışma ihtimalinin şimdilik uzak olduğunu gösteriyor. Fakat sorunun ve buna bağlı anlaşmazlıkların uzaması durumunda, uzun vadede bölgenin hangi gelişmelere gebe olacağını kestirmek zor.
Görüşmeler sonrasında Mısır ve Sudan’ın üst düzey askeri yetkililerin katıldığı bir koordinasyon toplantısı yapması ve Mısır Dışişleri Bakanı’nın Hartum’a gerçekleştirdiği ziyaret Etiyopya’ya verilen önemli bir mesajdı. Ayrıca yine Mısır ve Sudan’ın üstü kapalı ve muğlak şekilde, çözüm için tüm seçeneklerin masada olduğunu hatırlatmaları soru işaretlerine neden olsa da, üç ülkenin de anlaşma yönünde işbirliği mesajları vermesi Hedasi sorununun yakın gelecekte askeri bir çatışmaya dönüşmeyeceğini gösteriyor.
[Osman Kağan Yücel Afrika Araştırmaları Merkezi’nde (AFAM) araştırmacı, Afrika Koordinasyon ve Eğitim Merkezi’nde (AKEM) ise koordinatör yardımcısıdır]