Son yılların en kurak dönemini geçiren Diyarbakır, 3 gündür etkili olan sağanak, hayatı olumsuz etkiledi. Kent merkezinde su taşkınları yaşanırken, etkili olan yağışlar kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya olan toprakların suyla buluşmasını sağladı. Diyarbakır’da son 3 günde yağan yağmur, çiftçinin yüzünü güldürürken, DÜ Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Neşe Üzen, etkili olan yağışlar ve kuraklıkla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
“Hem kuraklık, hem de sosyoekonomik kuraklık”
Kuraklığın etkilerini ülke olarak çektiklerini belirten Doç. Dr. Üzen, “Bu seneki kuraklığı değerlendirecek olursak aslında geçtiğimiz sene sonbahar aylarından şu ana kadar çok fazla bir yağmur düşmedi ve toplam yağış miktarları açısından değerlendirildiğinde Türkiye'de en çok etkilenen bölge Güneydoğu Anadolu Bölgesi oldu. Özellikle mart ayını geçersek, ocak, şubat, mayıs ve günümüze kadar, son birkaç gün öncesine kadar neredeyse hiç yağış düşmedi. Normal yağış verilerinin yaklaşık olarak yüzde 80 altına düştü bu sene. Türkiye geneline bakıldığında ise sadece Marmara etkilenmedi bundan. Karadeniz bölgesi bile maalesef kuraklıktan nasibini aldı. Tabii sadece kuraklık değil bunun akabinde özellikle yaz döneminde meydana gelen orman yangınlarını da düşünürsek kuraklık bir tek başına meydana gelmiyor. Bir aşamada meydana gelmiyor. Aynı zamanda önce tarımsal olarak meydana geliyor, arkasından hidrolojik olarak devam ediyor ve bunun sonrasında da sosyoekonomik olarak kendisini gösteriyor. Yani kuraklığın tezahür biçimi sadece yağışın düşmemesi ya da sıcaklığın yüksekliği olarak meydana gelmiyor. Bundan sonra tarımsal üretimi Yeraltı sularını, toplam su miktarlarını ve en sonunda bizim bir ürüne erişme bedelimizi maalesef etkiliyor. Bu da sosyoekonomik kuraklık olarak geçiyor ki şu günlerde maalesef bunun da acısını ülke olarak çekiyoruz diyebiliriz” dedi.
“Yağışlar umut verici”
Son günlerde etkili olan yağışların bir nebzede olsun çiftçiler için iyi olacağını tahmin ettiklerini aktaran, Üzen “Ama neyse ki günümüzde artık son birkaç gündür iyi düşen bir yağışımız var. Fakat tabii yağışın miktarı kadar düşme zamanı da önemli. Yani bir ürünün bir miktar yağışı ihtiyacı olabilir ama acaba bu ürün yerdeyken mi? topraktayken mi düştü, yoksa onun harici zamanında mı düştü? Buna da bakmak gerekir. Geçtiğimiz sene maalesef çiftçilerimiz yaklaşık olarak ürünlerinin çok büyük bir kısmını sürdüler. Herhangi bir verim alınamadı. Ancak birkaç tane tamamlayıcı sulamayla birlikte tarımsal sulama uygulamasıyla birlikte normalde 650 - 700 kilo alınan verimlerden ancak 300 - 350 kilogram kadar bir verim alındı. Bu zaten market raflarına da yansıdı. Pahalılık olarak şu anda hepimizin gündemine oturmuş vaziyette. Bundan sonra ne olur? Bu sene için ne bekleniyor? Elbette tarımda iki kere iki hiçbir zaman dört etmiyor. Meteorolojide de aynı şekilde iki kere iki dört etmiyor. Ancak bu senenin geçtiğimiz seneden nispeten yağış açısından daha iyi olacağı düşünülmekte. Bu kanılara nereden varıyoruz? Ya da bu konuşmaları nasıl yapabiliyoruz? Elbette gelecekten haber veremiyoruz ama geçtiğimiz senelerdeki verileri uzun yıllar verilerini yerleştirerek ilgili programlara bunlarla ilgili projeksiyonlar yapıyoruz ve bu projeksiyonlar neticesinde de elbette kuraklıkların olması kadar normal ve aslında bu da normal bir durum ama o verilerden yola çıkarak bu senenin nispeten daha serin. Yani kışın biraz daha geçtiğimiz seneye göre sert geçmesini bekliyoruz. Bu şekilde gerçekleşirse en azından geçtiğimiz senedeki verim kayıplarını biraz daha tamamlarsak hem içme suyu anlamında sadece tarımsal üretim açısından değil içme kullanma suyu açısından yani belediyelere de çünkü bir su sağlanması gerekiyor. Hem de tarımsal sulama açısından umut verici olacağını söyleyebiliriz” diye konuştu.